Av. Mehmet Okatan: “Şu an çocukluğu ve gençliği çalınan bir adamın yaşlılığını dışarıda geçirebilmesi için uğraşıyoruz.”

 

#RıdvanÇağrıcıyaÖzgürlük için imzala 

KAMPANYAMIZ BAŞARIYA ULAŞMIŞTIR, DESTEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ

 29 yılını cezaevinde geçirmesine rağmen hukuksuz bir şekilde tahliye edilmeyen Rıdvan Çağrıcı’nın babası ve avukatları MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nde konuştular.

Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan ve 29 yıl hapis yatan, Denetimli Serbestlik kapsamında 25 Aralık 2014 itibariyle salıverilmesi gereken Rıdvan Çağrıcı, bütün çabalara rağmen halen tahliye edilmemiştir. İdare ve gözlem kurulu, ‘aynı örgütten ceza alıp, arkadaşlarıyla aynı koğuşlarda kalan ya da ortak alana çıkan mahpusların bu nedenle örgüt bağının kesilmediği’ gibi akıl sınırlarını zorlayan hukuksuz bir yorumla Rıdvan Çağrıcı’yı denetimli serbestlikten yararlandırmamaktadır.

46 yıllık ömrünün 29 yılını cezaevinde geçirmesine rağmen cezaevi idaresinin hukuksuz kararıyla tahliye edilmeyen Rıdvan Çağrıcı’nın babası ve avukatları ile MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı gerçekleştirildi. 

MAZLUMDER GYK üyesi ve Cezaevi Komisyonu Başkanı Av. Kaya Kartal’ın kısa sunum ve tanıtımıyla başlayan toplantıda Rıdvan Çağrıcı’nın babası Yusuf Çağrıcı ile Avukatları Mehmet Alagöz ve Mehmet Okatan süreç ve yaşanan hukuksuzluk hakkında bilgi verdiler.

Rıdvan Çağrıcı’nın cezaevine giriş süreci ve davasıyla ilgili bilgi veren Av. Mehmet Alagöz; Çağrıcı’nın 1984 yılında 12 Eylül darbe mahkemesince yargılanıp daha 16 yaşında iken cezaevine konulduğunu ve 92 yılında kısa bir süre dışarıda kaldıktan sonra 94 yılında tekrar tutuklanarak o tarihten beri cezaevinde tutulduğunu belirtti. Çağrıcı’nın, yakalandığı 1984 yılında Gayrettepe’de 36 gün gözaltında tutulup ağır işkenceler gördüğünü ve yine 1994 yılında da ağır işkencelerden geçirildiğini, hiçbir somut eylemle suçlanmadığı halde sadece İslami kimliği ve sisteme muhalif olan fikirleri sebebiyle bu cezaları aldığını ifade eden Alagöz, Çağrıcı’nın 30 yıl içeride kalmasına rağmen denetimli serbestlik hükümlerinden dahi istifade etmesine izin verilmediğini belirtip Rıdvan Çağrıcı’nın 1994 yılında başlayan ikinci yargılamasının 2000 yılında sonuçlandırıldığını ve 28 Şubat’ın etkisinin bu dosyada çok net bir şekilde görüldüğünü vurguladı. Çağrıcı’ya yaşatılanın 28 Şubat’ın bitmediğinin hatta 12 Eylül yargısının etkisinin halen devam ettiğinin bir göstergesi olduğunu söyleyen Alagöz, siyasi mahpusların af değil haklarının iadesini beklediklerini ifade etti.

Av. Mehmet Okatan, Rıdvan Çağrıcı’nın Denetimli Serbestlik başvuru süreci ile alakalı bilgi verdiği konuşmasına hakların iadesi ve af konularının sadece tahliye anlamında değil tahliye edildikten sonra, gasp edilen hakların iadesi kapsamında da ele alınması gerektiğini belirtti. Okatan, Rıdvan Çağrıcı’nın 25.12.2014 itibariyle açık cezaevine çıkarılıp oradan da bir gün içerisinde tahliyesi gerekirken ve normalde bu süreç diğer mahpuslar için otomatik olarak işlerken, Çağrıcı açısından bunun gerçekleşmediğini ifade etti. İdare ve gözlem kurulunun Çağrıcı’yı, aynı örgütten ceza aldığı arkadaşlarıyla aynı koğuşlarda kaldığı ya da ortak alana çıktığı için denetimli serbestlikten yararlandırmadığını, hâlbuki cezaevindeki mahpusların hangi koğuşlarda kalacağını cezaevi idaresinin belirlediğini, dolayısıyla idarenin istediği zaman değişiklik yapabileceği halde yapmayıp bunun sonuçlarını Çağrıcı aleyhine yorumlandığını belirtti.

Okatan, “Şu an çocukluğu çalınan, gençliği çalınan, baba olma hakkı elinden alınan bir adamın yaşlılığını dışarıda geçirebilmesi için uğraşıyoruz.” diyerek durumun aciliyetini özetledi.

Avukatların konuşmasından sonra söz alan Rıdvan Çağrıcı’nın babası Yusuf Çağrıcı, dertlerini hiç kimseye anlatamadıklarını, Adalet Bakanlığı’na defalarca dilekçe vermelerine rağmen sonuç alamadıklarını, iltimas istemediklerini ancak haklarını dahi kullanamadıklarını ifade ederek yaşadıkları zorluklara işaret etti.  Yusuf Çağrıcı, “Ankara’da çok sayıda duyarlı arkadaşımız varmış gibi görünmesine rağmen cezaevi müdürünün aldığı hukuksuz bir kararı bile aşamıyoruz” diyerek genel duyarsızlığımıza dikkat çekti.

Son olarak söz alan Av. Kaya Kartal, Adalet Bakanlığı’nın harekete geçmesi ve bu hukuksuzluğun bir an önce giderilmesi gerektiğini ifade etti. Toplantı, Kaya Kartal tarafından okunan aşağıdaki basın açıklaması ile sona erdi.

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Basın Bürosu

 
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ: 

29 YILINI CEZAEVİNDE GEÇİREN RIDVAN ÇAĞRICI’NIN
TAHLİYE EDİLMEMESİ ZULÜMDÜR!

Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan ve 29 yıl hapis yatmasına rağmen Denetimli Serbestlik kapsamında 25 Aralık 2014 itibariyle salıverilmesi gereken İslami Hareket örgüt üyesi olduğu ve anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs ettiği iddiasıyla hiç bir somut suç eylemi olmadığı halde ceza alan Rıdvan Çağrıcı, bütün çabalara rağmen halen tahliye edilmemiştir.

Denetimli Serbestlik kapsamında cezasının son bir yılında açık cezaevine çıkarılıp oradan da tahliye edilmesi gereken Çağrıcı, Bolu F Tipi Cezaevi idaresi ve gözlem kurulunun siyasi mahpuslar yönünden Denetimli Serbestlik uygulamasını fiilen imkansızlaştıracak şekildeki yorumu dolayısıyla halen içeridedir. İdare ve gözlem kurulu, akıl sınırlarını zorlayan hukuksuz bir yorumla, aynı örgütten ceza alan arkadaşlarıyla aynı koğuşlarda kalan ya da ortak alana çıkan mahpusları sırf bu nedenle örgüt bağının kesilmediği iddiasıyla denetimli serbestlikten yararlandırmamaktadır.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki Kanuna ve ilgili Tüzüğe göre; cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin nerede, kaç kişi ve kimle kalacağı, ortak alana kimlerle, ne kadar ve nasıl çıkacakları neredeyse tamamen krallık yetkileriyle donatılan cezaevi idarelerince belirlenmektedir. Özellikle siyasi mahpusların etkileme yetenek ve kapasitesi dolayısıyla mümkün olduğunca adli mahpusların siyasilerle yan yana getirilmediği, yine güvenlik kaygılarıyla farklı siyasi fraksiyonlardan mahpusların yan yana getirilmediği ortadayken cezaevi idare ve gözlem kurulunun zikredilen gerekçesi tam bir hukuksuzluktur.

Bu ülkede, bir kısım mahpuslar özellikle siyasiler söz konusu olunca ‘hukuk’, bütün kurumlarıyla kör, sağır ve dilsiz olmakta, cezalar muhatapları çocuk bile olsa katlanarak uygulanmakta, af kanunları işlememekte, infaz rejimleri en ağır şekliyle uygulanmakta, kırıntı niteliğinde sunulan bir takım haklar dahi esirgenmektedir. Devlet, vatandaşa karşı suç işleyenlerden farklı olarak siyasi mahpuslara düşman ceza hukuku uygulamaktadır.

Özellikle yıllardır iptalini istediğimiz, 28 Şubat siyasi yargılamaları açısından yargılayan olarak ortada tarafsız ve bağımsız bir mahkeme değil askeri oligarşinin temsil ettiği devlet vardır ve Rıdvan Çağrı gibi her düşünceden binlerce siyasi mahpus bu devletin hedefi olmuştur. Artık bu devletin değiştiğinin söylendiği, adil yargılamaya her kademeden vurguların yapıldığı, yargıyı bir takım grup ve etkilerden kurtarmak(!) adına parmak hesaplarının yapıldığı bir vasatta Bolu F Tipi Cezaevi idaresi ve gözlem kurulunun Rıdvan Çağrıcı yönünden verdiği hukuksuz karar ve bu karara karşı infaz hakimliği ile mahkeme nezdinde yapılan itirazların reddedilmesi bir kısım siyasi mahpuslar açısından aslında hiçbir şeyin değişmediğini göstermektedir.

MAZLUMDER olarak, bu ülkede tarihin kısa sürelerle tekrarından çıkardığımız üzere Rıdvan Çağrıcı’ya ve ailesine yapılan bu zulme er-geç bugünkü mekanizmaların yürütücülerinin de muhatap olacağı uyarısını yapar, hukukun bir gün herkese lazım olacağı vurgusunu tekrarlarız.

Bu büyük hukuksuzluk karşısında Adalet Bakanlığını derhal harekete geçmelidir.

MAZLUMDER
 
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2015-03-23
Okunma Sayısı : 3980
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4644828