Rabia Katliamının 2. Yıl Dönümünde MAZLUMDER’den Basın Açıklaması

Mısır Rabia katliamının 2. yıl dönümü nedeniyle MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nde MAZLUMDER Genel Merkezi adına bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda, MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan’ın açılış konuşmasının ardından Muhammed Mursi döneminde milletvekilliği yapan ve halen İstanbul’da kurulan Mısır Parlamentosu Üyesi olan Dr. Sabir Ebul Futuh bir konuşma yaptı. Ebul Futuh konuşmasında Mısır’a diktatör rejimin geliş sebebinin sadece İhvan’ı iktidardan uzaklaştırmak olmadığını, asıl mücadelenin İslam’a yönelik olduğunu, Mısır ordusunun emperyalistlerin emrinde Yemen’de, Libya’da vb. yerlerde kullanıldığını, mücadelelerinin meşru bütün haklarını alıncaya kadar devam edeceğini söyledi.

Dr. Sabir Ebul Futuh’un bundan sonraki süreçte yapılabilecekler üzerine devam eden konuşmasından sonra MAZLUMDER Genel Merkezi adına hazırlanan basın açıklaması MAZLUMDER Dış İlişkiler Sorumlusu ve Genel Sekreter Yardımcısı Yar. Doç. Dr. Halil İbrahim Yenigün tarafından okudu. 

Basın toplantısı, katılımcıların Dr. Ebul Futuh’a sorularının cevaplandırılması ile son buldu.

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Basın Bürosu

 

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

MISIR’DA RABİA KATLİAMINI GERÇEKLEŞTİRENLERİ KINIYOR VE İNSANLIK VİCDANINDA MAHKUM EDİYORUZ!

Bugün, Mısır’da 3 Temmuz 2013’te bir askeri darbeyle yönetime el koyan Sisi rejimince başta seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin taraftarları olmak üzere darbe aleyhtarı eylem yapan sivil halka karşı Rabia Meydanı’nda işlenen, yüzyılımızın belki de en büyük meydan katliamının yıldönümü. Mısır Merkez Güvenlik Güçleri ve Özel Kuvvetler mensupları tarafından hedef alınarak, keskin nişancılarla ve canlı mermilerle “güvenli çıkış” vaadlerine rağmen meydanda mahsur bırakılmış erkek, kadın ve çocuk sivillere üzerine ateş açılmasıyla yapılan saldırı, sadece on iki saatlik bir zaman diliminde hemen hepsi barışçı gösteri hakkını kullanmakta olan ve sayıları en az 1500’leri bulan masum sivilin darbecilerin emriyle hunharca katledilmesiyle sonuçlandı. Hadisenin en az bunun kadar vahim bir diğer tarafı ise, bütün sosyal medya ve güncel iletişim kanallarının anlık bildirimiyle ânı ânına bütün dünyanın gözü önünde yaşanmış olması, bununla birlikte ne o günlerde, ne de aradan geçen iki yıllık zaman diliminde ne BM’nin, ne devletlerarası sistemin diğer unsurlarının, ne sivil toplumun, ne medyanın, ne de herhangi bir uluslararası platformun etkin tepki gösterdiği, insanlık adına utanç verici bir sessizlik oyununun oynanmış olmasıdır. Siyasî, hukukî ve ahlâkî meşruiyet zemininin Avrupa ve Kuzey Amerika’nın hegemonlarınca hemen her platformda insan hakları, demokrasi, sivil toplum ve katılımcılık, yönetişim gibi kavram örüntüleri üzerinden manipülasyonu ve gayriahlâkî biçimde araçsallaştırılmasının en son ve belki de en çirkin örneği; bu yönüyle yeryüzündeki son turnusolu Mısır olmuştur.

Aradan geçen zaman müddetince darbeye açıkça darbe denilmekten bile özenle kaçınıldığı, darbeci Sisi rejiminin sıklıkla anılan bütün çağdaş demokratik ilkeler çiğnenmek pahasına Avrupa’nın en önde gelen başkentlerinde Mısır’ın resmi ve meşru temsilcisi olarak en üst düzeyde ağırlandığı, ABD’nin darbeci hükümetlere karşı kendisine koymuş olduğu kuralları dahi hiçe sayacak şekilde darbe rejimini askerî yardımlara boğduğu bir manzaraya şahit olunmuştur. Bölgedeki özgürlük hareketlerini ve devrimci güçleri bastırmak üzere harekete geçen karşı-devrimci bölgesel güçler Suudi Arabistan ve BAE ise darbenin planlanmasında ve darbe hükümetinin finanse edilmesinde başı çekmiş ve darbe rejimini ayakta tutmuşlardır. Açık veya örtük bütün bu uluslararası destekten cesaret alan Mısır rejimi bütün bu zaman zarfında insan hakları ihlallerini sistematik bir niteliğe büründürerek yalnız seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi ve içinden çıktığı teşkilat olan Müslüman Kardeşler mensuplarına yönelik tarihlerinde görmedikleri bir kıyıma imza atmakla kalmamıştır. Bütün bir Mısır halkının her türlü can ve mal emniyetine ve hukukuna yönelik bu darbeci taarruz aynı zamanda her görüşten gençlik hareketi dâhil olmak üzere bütün sosyal hareket ve gruplara yönelmiş, keyfî tutuklamalar ve gözaltılar, güvenlik güçlerince kaçırılan kadınlar, gözaltında işkence, kayıp ve infazlar ve mevcut bütün adalet kavramlarını alaya alan mahkeme müsamereleriyle Mısır’ı günümüzün en keyfi zorba yönetimlerinden biri hâline getirmiştir. Bütün bu süreçte seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve yüzlerce siyasetçi ve aktivist için hukuk devletinin bütün adil yargılama ilkelerini ve prosedürlerini ayaklar altına alan mahkeme mizansenleriyle idam kararları alınmış ve onanmış, sözgelimi ölen bir polis için 529 insanın idam hükmü giymesi gibi hukuk tarihine geçecek skandallar yaşanmıştır. 14 Ağustos 2013’te gerçekleştirilen büyük Rabia ve Nahda katliamlarından bu yana ise ülkede darbe sonrası yaşanan can kaybı büyük çoğunluğu siviller olmak üzere 3 binleri, yaralılar ve tutuklular 20 binleri çoktan aşmış, ülke gündelik şiddet olaylarıyla her zamankinden çok daha güvensiz hâle gelmiştir.

Darbecilerin öncelikli hedefi olarak yüzyıla yaklaşan tarihiyle güçlü bir toplumsal ve siyasal tabana sahip Müslüman Kardeşler teşkilatının mensupları bu süreçte en son geçen ay şahit olduğumuz üzere yargısız infazlara, haksız müsaderelere, üst kadrosunun keyfi tutuklama ve hukuksuz yargılamalarla sindirilme çabalarına, bürolarının kapatılmasına, devlet güdümündeki medya eliyle karalama kampanyalarına maruz bırakılmaktadır. Her türlü kıyıma rağmen barışçı çizgisini onyıllardır koruyabilmiş olan teşkilâtın bu suretle terörize edilmek ve silahlı mücadeleye çekilmek istendiği kanaati yaygındır. Hatta özellikle Sina bölgesinde ilgisiz örgütlerin üstlendiği saldırı ve çatışmaların sorumluluğu da yine bu teşkilata yıkılmak suretiyle darbe yönetimi tarafından buradan da bir “haklı ve meşru mücadele” algısı devşirilmek istendiği gözlemcilerce kaydedilmektedir.

MAZLUMDER olarak bir kez daha tüm devletlere, devletlerarası kuruluşlara ve bütün bir uluslararası camiaya çağrımız darbe maktulü binlerin aziz hatıralarına saygıyla öncelikle darbeci generallere en üst düzey destek ve taltife son verilmesidir. Ayrıca bu katliamların bütün faillerinin uluslararası hukuk mekanizmalarınca yargı önüne çıkarılma süreçleri başlatılmalı, Mısır’da son iki yıldır süregelen akıl almaz ve kabul edilemez gayri hukukî ve gayri insanî uygulamaların son bulması için her türlü uluslararası baskı yapılmalıdır. Bu bağlamda evvelemirde onanan bini aşkın idam kararları hükümsüz sayılmalı, gayrimeşru darbe yönetiminin gerçekleştirdiği bütün insan hakkı ihlallerinin hukukî süreçlerle hesabı sorulmalıdır. Nihai kertede Mısır’ın siyasi ve hukuki meşruiyet temelli bir siyasal-toplumsal dokuya yeniden kavuşacağı bir iradenin hâkim olması için bütün uluslararası camia el ele vererek gerekli adımları atmalıdır.

MAZLUMDER Genel Merkezi

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2015-08-14
Okunma Sayısı : 1190
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4644085