Mehmet Şahin: “12 Eylül darbesini cezaevinde karşıladık ve direndiğimiz için ağır işkencelere maruz kaldık!”

MAZLUMDER Cezaevi Komisyonu tarafından düzenlenen Cezaevi Söyleşilerinin 14.'süne, 12 Eylül darbe sürecinde 5 yıl ve yine 28 Şubat sürecinde estirilen havada, işkence iddialarıyla anılan “Umut Operasyonu” kapsamında da 5 yıl hapsedilen Mehmet Şahin konuk oldu.

26 Ekim Cumartesi günü MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nde yapılan söyleşi, Cezaevi Komisyonu Başkanı Av. Kaya Kartal'ın açılış konuşması ile başladı.

Daha sonra söz alan Mehmet Şahin konuşmasına yanlış bir algıyı düzelterek başlamak istediğini belirtti. Şahin, 12 Eylül’ün sanki sadece solculara ve ülkücülere yapıldığı yönünde yanlış bir algı olduğunu belirttikten sonra “12 Eylül öncesi ve sonrasıyla İslami faaliyet yapan kesimleri de olumsuz etkilemiştir. Gerek sıkıyönetim döneminde gerek zindanlarda ve işkence tezgâhlarında bizler çok acı bedeller ödedik” dedi. 

Mehmet Şahin, içinde bulunduğu Akıncılar hareketinin tarihsel seyrinden bahsettikten sonra cezaevi olgusuyla ilk karşılaşmasını şöyle anlattı: “1977 yılında henüz 17 yaşındayken cezaeviyle tanıştım. Cezaevleri sağ-sol diye bölünmüştü. Cezaevine girdiğimde gardiyan bana ‘sağcı mısın solcu musun?’ diye sorunca ben de ikisi de değil Müslümanım cevabını verdim. Bana cevabı ise ‘o nasıl şey? Hepimiz Müslümanız.’ oldu ve ardından ‘anlaşıldı seni sağcıların koğuşuna veriyorum’ dedi ve sağcıların koğuşuna istemediğim halde koyuldum. Yani yaşadığım ilk mücadele kimliğimin tanınması hususunda oldu”.

Konuldukları koğuşta sürekli rahatsız edildiklerini belirten Şahin, kendisi tahliye edildikten sonra içeride kalan arkadaşlarına işkence edildiğini duyduğunu ifade etti. Şahin, "1979 yılında yine cezaevine girdim. O yıllar sıkıyönetim olduğundan Selimiye Kışlasındaki cezaevine koyuldum. Beni yine sağcıların koğuşuna koymak istediler. Direndim fakat zorla o koğuşa gönderildim. Bu nedenle de çok sıkıntılar çektik. Ebubekir Doğan adlı arkadaşımız yine sağcılar tarafından kalbinin altından üç kez şişlendi ve biz oradan alınarak topçu alayındaki özel bir koğuşa nakledildik. Ebubekir Doğan’ı İlkin öldü zannettik. Daha sonra yaşadığını öğrendik. Arkadaşımızın akıbetinden korktuğumuz için yanımıza getirilmesi için isyan başlattık ve isyan neticesinde arkadaşımızı yanımıza almayı başardık" dedi.

Sıkıyönetim rejiminin asayiş sistemine de değinen Şahin, Pol-Der (solculara yakın) ve Pol-Bir-Der (sağcılara yakın) örgütlenmelerinden ötürü Müslümanların polis tarafından da zulme maruz bırakıldıklarını belirtti. “Düşünmek, kolayca tek başına suç olarak değerlendiriliyordu. Siz hiçbir eylem yapmasanız dahi 141, 142 ve 163. maddelerden kolayca yargılanabilirdiniz. 141 ve 142. Maddeler solculara, 163. Madde bize yönelikti. Bu maddeler istendiği gibi yorumlanabilir ve sizi içeri alabilirlerdi. Adeta lastik gibilerdi. Her yere rahatlıkla çekilebilecek tarzda yazılmıştı.” diyerek mevcut durumun hukuksuzluklarına işaret etti.

12 Eylül öncesi falaka, kaba dayak, tazyikli su sıkma, yaralı ayağı neşterle kestikten sonra tuzlu zeminde yürütme gibi işkence türlerinin olduğunu anlatan Şahin, 12 Eylül sonrası işkencelerinin Gayrettepe Siyasi Şube’de ve daha profesyonelce yapılmaya başlandığını ifade etti. Şahin, “Mesela ‘tabutluk’ diye bir şey vardı. Bizi onların içine koyarlardı. Sürekli dik durmak zorundaydınız onun içinde. Sağa sola dönmeniz mümkün değildi ve tamamen kapalıydı. Ölseniz umurlarında olmazdı. Sizi ıssız bir yere atar sonra da fail-i meçhul olurdunuz. Orada tutulduğumuza dair kayıt tutulmazdı. Bırakın aileniz avukatınız gelse dahi kolaylıkla burada kaydı yok diye görüştürmeden geri çevirirlerdi sizi. Analarımız işkence merkezlerinin önünde bizden bir haber alma umuduyla her gün oraya gelir akşama kadar bekler sonra ertesi gün yine gelirlerdi aynı şekilde.” diyerek yaşananların ne kadar insanlık dışı şeyler olduğunu vurguladı.

İşkenceye maruz kaldığı zamanlarda sürekli işkencecilerin ruh hallerini düşündüğünü belirten Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürekli işkencecilerin psikolojisini düşünmeye çalışırdım. Ama bir türlü anlayamazdım. Bu insanlar evlerine nasıl gidiyorlar, çocuklarıyla, insanlarla nasıl konuşuyorlar diye sorar ama cevap bulamazdım. Sonuçta işkencecilerle ilgili vardığım tek makul yargı şuydu: İşkence yapanlar insan olamazlar! Çünkü o kadar normal bir şey gibi görüyorlardı ki kendi aralarında ‘Bugün tezgâh var mı?’ şeklinde rahatça konuşabiliyorlardı.

12 Eylül 1980’de cezaevinde olduğunu ve darbeyi burada karşıladığını belirten Şahin, o günün mahpuslar için sonun başlangıcı gibi geliştiğini belirtti. Şahin sözlerine şöyle devam etti: “12 Eylül’ü Kartal Maltepe 2 No’lu Cezaevinde karşıladım. O cezaevinde 15 arkadaş vardık ve ayrı koğuşa yerleştirilebilmiştik sonunda. Ama bizim koğuşumuz berbattı. Darbenin olduğu gün saat 11’de silahlı askerler hapishanenin her tarafını kuşatmaya aldı. Akıncı tutsakların yaşça en büyüğüydüm. Beni ve kayınbiraderimi havalandırmaya çağırdılar. Helalleşerek çıktık. Çünkü geri dönemeyebilirdik. Orda bir subay bize nutuk çekti: ‘Sakallarınızı keseceksiniz, kitap ve pankartlarınızı teslim edeceksiniz, toplu namaz kılmayacak ve yüksek sesli ezan okumayacaksınız’ türünden bir sürü yasaktan bahsetti. Ben de cevaben sakalımızı kesmeyeceğimizi ve Kur’an’ı hiçbir şekilde vermeyeceğimizi söyledim. Bizi nasıl olsa öldürecekler düşüncesi vardı. O yüzden inancımız gereği her ne olursa olsun dik durmalıydık diye düşündük.

Kartal Maltepe 2 No’lu Askeri Cezaevinin ve Sağmalcılar Cezaevinin, Mamak, Metris ve Diyarbakır gibi çok duyulmadığını ama buranın da işkence ve kötü muamele açısından benzer şartlar taşıdığını ifade eden Şahin, cezaevlerindeki Akıncı tutsaklara dönük işkencenin darbeden hemen sonra başladığını anlattı. Mehmet Şahin, kendisinin buradan Toptaşı Cezaevine zorla nakledildiğini belirterek kendisinden sonra da arkadaşlarına ve diğer siyasi mahpuslara yönelik işkencenin Kartal’da sürmeye devam ettiğini, Toptaşı Cezaevinde hoş geldin işkencesiyle karşılandığını, hücreye atıldığını ve bir ara ayağının kangrenden dolayı kesilme tehlikesi geçirdiğini anlattı.

12 Eylül sürecinde 8 cezaevi değiştirdiğini ifade eden Şahin, cezaevlerinde siyasilere yapılanların dışında diğer mahpuslara yönelik ayrımcılıklara da tanık olduğunu belirtti. Bir gemi dolusu kaçak sigarayla yakalanan bir iş adamın 3 gün yattıktan sonra hemen çıktığını ancak üç paket kaçak sigara ile yakalanan 17 yaşındaki bir gencin sırf 6 ay mahkemesi yapılmadan cezaevinde kaldığını söyledi. 12 Eylül sürecini tüm toplumun travma yaşadığı bir dönem olarak değerlendiren Şahin, darbelerin bu yüzden topluma karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Hapishaneden çıktıktan sonra dahi kendisinin rahat bırakılmadığını anlatan Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevindeyken bana gelen İslam Çağrısı adlı dergi nedeniyle çıktıktan sonra dahi yargılandım. Dergi ‘görülmüştür’ ibaresiyle geliyordu halbuki… 10 yıl boyunca, herhangi bir tahdit olmamasına rağmen pasaport alamadım. Uzun süre takip edildim. Her hareketim izleniyordu. Bizler için hapislik çıktıktan sonra da devam etti.

Soruların cevaplanmasıyla neticelenen söyleşide bir soru üzerine Mehmet Şahin, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerinde İslami camianın hapishanelerde işkence gören Müslümanları görmezden geldiğini, Umut operasyonu davasında haksız yere cezaya çarptırılan Müslümanlar için de bir adım atılmadığını, cezaevinden çıktıktan sonra 2005 yılında İslami camiadan bu konunun basın ve medya yolu ile gündem yapılmasını istemelerine rağmen hiçbir medya kuruluşunun bu konuyu gündem yapmaya yanaşmadığını ifade etti.

İlk söyleşide 12 Eylül sürecinde cezaevlerinin genel durumu ve yaşanan sıkıntıları aktaran Şahin, bir sonraki Cezaevi Söyleşisi’nde 28 Şubat sürecindeki genel durumu ve yaşanan sıkıntıları aktaracak.

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Basın Bürosu
 
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Seminer & Panel & KonferansTarih 2013-10-28
Okunma Sayısı : 1821
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4645346