“Suriye halkı Akdeniz’in dalgalarını Suriye topraklarından daha güvenli buluyor"

MAZLUMDER World tarafından organize edilen “Ortadoğu’dan Avrupa’ya Suriyeli Mülteciler” semineri, 12 Eylül Cumartesi günü MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirildi.

Seminer, Sakarya Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olan MAZLUMDER World Suriye Masası Sorumlusu Behram Özdemir’in Suriye’deki mevcut siyasi atmosferi değerlendirmesiyle başladı. Özdemir, odağında mülteci akımlarının temel sebepleri olan konuşmasında öncelikle Suriye’deki sivil ölümlerinin sebeplerini ve sonuçlarını açıkladı.

Suriye’de İlk gösterilerin başlamasından bu yana ölen insan sayısına yönelik tahminlerin 300 bin kişi civarında olduğunu ve bunların 200 bin kadarının sivil olduğunun tahmin edildiğini belirten Özdemir, “Sivil ölümlerinin kahir ekseriyeti hava saldırılarından kaynaklanıyor ve Suriye’de Esed Rejimi’nden başka hiçbir grubun hava gücü bulunmuyor. Nitekim Suriye’de ölen sivillerin % 90 - % 92 kadarının Esed güçleri ve rejim taraftarı diğer gruplar tarafından öldürüldüğü tahmin ediliyor. Bunu %2 - %3 kadarı medyada ziyadesiyle öne çıkan IŞİD adlı örgüt takip ediyor. Tabi bu rakamları tespit için kullanılan metotların savaş ortamından kaynaklanan birçok zaafı var. Muhtemelen savaş sonrasında bugün Bosna’dakine benzer toplu mezar tespitlerine şahit olacağız.” dedi.

Behram Özdemir, Türkiye sınırı üzerinden bakıldığında mülteci akımını tetikleyen üç temel sebep tespit edilebileceğini söyleyerek bu sebepleri şöyle sıraladı: “Rejim güçlerinin hava saldırıları –ki bu sivil ölümlerinde olduğu gibi ağırlıklı olarak rejim kaynaklı–,  rejim taraftarı ve muhalifi çeşitli silahlı gruplar tarafından uygulanan etnik, mezhepsel nüfus belirleme politikaları ve rejim kontrolündeki bölgelerde sıkılaştırılan askere alma uygulamaları.”

Suriye’deki acı durumu ayrıntılı örneklerle tasvir eden Behram Özdemir konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bütün bu şartlar Suriye halkını Akdeniz’in dalgalarının Suriye topraklarından daha güvenli olduğunu düşünmesine sebep oluyor.”

Av. Halim Yılmaz ise sınırların manasızlığına ve birçok yerleşim yerinin sınırlarla garip bir şekilde bölünmesi sonucu bugün yaşanılan mülteci sıkıntılarının ortaya çıktığını belirterek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye Suriyeli mültecileri en başta misafirlerimiz diye adlandırılıyordu. Bu en başta naif, hoş görünüyordu ancak bu durumun hukuki bir karşılığının olmaması ciddi bir soruna işaret ediyor. Misafir bir noktada ev sahibinin sınırsız yetkisine tabidir, yani devlet onu istediği zaman sınır dışı edebilir. Bu açıdan uluslararası alanda bir tanımı olan bir statüye sahip olmayan 2 milyon insan ciddi bir sorun. Geçici koruma buna karşı bir tedbir olarak ileri sürüldü. Normalde mültecilik vermek için kişisel bilgilerin, delillerin vs. olduğu bir dosya açılması ve bir karar verilmesi lazım. Ancak kitlesel akım olunca sayıyı tespit etmek bile zorlaşıyor, dolayısıyla toplu bir geçici koruma statüsü daha kestirme ve pratik oluyor.” 

Suriyeli sığınmacılara mülteci statüsü verilmese bile sağlık, eğitim, çalışma izni gibi temel sosyal haklardan istifade edebilmelerinin sağlanmasının gerekliliğine vurgu yapan Yılmaz, “2 milyon insanın kamplarda yaşamasını beklememek lazım. Onlar da normal insanlar gibi bir hayat yaşamak istiyor. 4 yılı aşkın bir süredir burada olan ve ne zaman dönecekleri belli olmayan Suriyeli mültecilerin hayatlarını kamplarda idame ettirmesini beklemek doğru değil.” dedi. 

Yılmaz, Türkiye’nin muhacir alma ile ilk defa karşılaşmadığını, Çerkezler, Boşnaklar, Çeçenler, Afganların da uzun yıllardır buraya sığınmış olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu, dünyanın bir gerçeği. Sınırların bu kadar kutsallaşması ve ‘geçilmez’ görülmesi, mülteci meselelerini ciddi olarak zorlaştıran faktörlerden. Bu insanlar Suriye’deki durum düzelmedikçe gitmeyecek, düzelse bile ülkenin inşası ve yaşanabilir hale gelmesi uzun zaman alacak. Ülke inşa edilse bile burada iş kuran, evlenen, eğitime başlayan vs. birçok insan kalmayı tercih edecek. Bunu anormal olarak algılamamak gerekiyor. Esas sorun, meseleni güvenlik odaklı algılanması. Çalışma izninin verilmemesi Suriyelilerin kötü şartlarda çalışmasına ve düşük ücretli çalışmadan dolayı halkın tepki vermesine sebep oluyor. Avrupa’daki entegrasyon politikası tecrübelerini takip etmemiz ve dersler çıkarmamız lazım. Kaynaşmanın artması hem onlar hem bizim için faydalı olacak.”

Avrupa’daki mülteci sayısının Türkiye’ye göre daha az olması ve imkanların da daha geniş olması sebebiyle mültecilerin Avrupa’ya geçiş yapmak istediklerini belirten Halim Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’deki mülteci politikasına göre mülteciler buraya kısa süreli olarak alınıyor ve kendilerine gidecek başka bir ülke bulması isteniyor. Türkiye’de 30.000 civarında Afgan mülteci var, 15.000 civarı İranlı, 1500 kadar Çeçen, 5000 civarı Özbek mülteci var. Bunların çoğu gitmek istiyor, burada kalmak istemiyor. Çünkü Türkiye bu insanlara mülteci statüsü vermiyor. Türkiye Avrupa’dan gelen mültecileri kabul ediyor ama Avrupa dışından gelenleri kabul etmiyor. Avrupa dışından gelenleri sadece geçici olarak kabul ediyor. Yani diğer mülteciler için uzun vadeli kalıcı bir çözüm sağlamıyor. Aslında pratikte Avrupa’dan gelen Çeçen mültecilere ikamet bile verilmedi. Mağdur mültecilere 5 yıl boyunca ikamet verilmiş olsa zaten vatandaşlık hakkı kazanacaklar. Ancak bu fırsat tanınmadı. Türkiye’nin burada 5-10 yıl kalmış ve hiçbir suça karışmamış mültecilere vatandaşlık vermesi, en azından geri gönderme gibi konularda zorluk çıkarmaması gerekiyor. Özetle, insanlar burada bir belirsizlik olunca ve geleceklerini görmeyince Avrupa’ya gitmek istiyorlar. Çünkü orada 2 yıl sonra bir kimlik sahibi oluyorlar.”

Seminer, katılımcıların sorularının cevaplandırılması ile son buldu.

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Basın Bürosu

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Seminer & Panel & KonferansTarih 2015-09-14
Okunma Sayısı : 1282
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4644528