MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ RAPORU

 

MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Kocasinan Cd. No:28 Fatih/İSTANBUL TEL:0212 532 29 90 – 534 51 14 Faks:0212 532 17 55 web:http://www.mazlumder.org e-mail:contact@mazlumder.org


MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ RAPORU
16.02.2001


Hazırlayanlar
AV. GÜLDEN SÖNMEZ AV.AYDIN DURMUŞ
e-mail: guldensonmez@mazlumder.org e-mail: durmus_2000@hotmail.com
Hak İhlallerini İzleme Komitesi Hukuki Yardım Merkezi
Başkanı Başkanı


GİRİŞ

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi “Başörtüsü Yasağı” uygulamasına başladığı günden itibaren Mazlumder İstanbul Şubesi Hak İhlallerini İzleme Komitesi ve Hukuki Yardım Merkezi gözlem ve incelemelerde bulunmuş, yetkililer ve mağdurlar ile görüşmeler yapmıştır. Yapılan bu gözlemler diğer çalışmalar neticesinde bu rapor oluşturulmuş ve bu vesile ile kamuoyuna yaşanan insan hakları ihlalleri anlatılmaya çalışılmıştır.

Derneğimiz, yıllardır süregelen ve şuanda İlahiyat Fakülteleri’nde de yaşanmaya başlayan bu yasak uygulamasının, açıkça kronik bir insan hakları ihlali olduğunu düşünmekte ve insanlığın gelişmişlik konusunda geldiği bugünkü konumda böyle bir ihlalin ülkemizde yaşanıyor olmasını da yadırgamaktadır. Ülkemiz insanlarının seviyesi insanlığa birçok kazanımlar getirecek bir düzeyde iken, bu tür ilkel ve tahammülsüz bir zihniyet ürünü yasakla önleri tıkanmaktadır. Derneğimiz ivedilikle bu sorunun ortadan kalkması umudunu taşımakta ve bu raporun çözüme katkıda bulunacağını düşünmektedir.

Bu rapor ile “başörtüsü yasağı sorunu” nun, özelde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde, ne şekilde uygulanmaya başladığı, neler yaşandığı ve bunun getirdiği etkilerin boyutları genelde bu sorun ile karşılaşılan diğer yerlerde de hangi noktalarda nasıl çözüme kavuşabileceğine dair önerilerimiz anlatılmaya çalışılmıştır.


Mazlumder İstanbul Şubesi
Hak İhlallerini İzleme Komitesi



SORUNLAR / DURUM TESPİTİ

1- Okul Kampüsüne Giriş Yasağı : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde 10.01.2001 tarihinden itibaren eğitim-öğrenimin durmuş olduğu gözlenmiştir. Yaklaşık 1500 kız öğrenci bugüne kadar başörtülü olarak devam ettikleri okullarına bir sabah -10 Ocak sabahı- geldiklerinde kampüs girişinde bekleyen polis kuvvetlerince okullarına alınmamışlardır. 1100 erkek öğrenci ise arkadaşlarına yapılan bu uygulamanın hukuka aykırı ve insan hakları ihlali olduğunu belirterek ; bu uygulamaya son verilene kadar kız öğrencilere destek vermeye devam edeceklerini belirterek okula girmemektedirler.

2- Gerekçe ve Muhatap Bulamama : Öğrenciler okul önüne geldiklerinde, okula artık alınmayacaklarını beyan eden güvenlik görevlilerine gerekçe sorduklarında okulun kampüs giriş duvarına asılmış kağıt gösterilmiştir. Bu kağıdın herhangi bir imza veya mühür olmadığı hiçbir resmiyet içermeyen bir beyandan ibaret olduğu tarafımızca tespit edilmiştir. Öğrenciler hiçbir şekilde içeri girip idari makamlarla; okul yetkililerince görüşme imkanı bulamadıklarını beyan etmişlerdir. Öğrenciler kampüs girişinden içeriye giremedikleri sorularına cevap verecek hiçbir yetkilinin de kapı önüne gelip kendilerine açıklama yapmadıkları görülmüştür.

3- Hukuki Yolun Başlatılmasına Engeller: Hukuki süreçte hakkını aramak ve yargı yoluna başvurmak isteyen öğrencilerin idari davalarını açmaları için öncelikle idari makam ile yani Fakülte Dekanlığı ile yazışmaları gerekmektedir. Ancak bu haklarını kullanmaları fiilen engellenmektedir. Zira dilekçe vermeleri için dahi öğrenciler içeriye alınmamışlardır ve hala alınmamaktadırlar.

4- İnanç Hakkı – Eğitim Hakkı Tercihine Zorlanma : Öğrencilerin yoğunlukla şikayetçi oldukları konuların başında, okul idaresi tarafından inanç hakkı-eğitim hakkı tercihi yapmak için zorlanmaya tabi tutulmuş olmaları şeklinde görülmüştür. Zira gerek telefonla gerekse diğer vasıtalar ile öğrenciye ulaşan idarecilerin sürekli tercih yapmaları için öğrencilere psikolojik baskı uyguladıkları görülmüştür. Oysa ki, doğuştan kazanılan temel haklar hiçbir kişi, kurum veya kuruluş tarafından geri alınamaz ve tercih yapmak zorunda bırakılamaz. İlahiyat Fakültesi’nin bazı hocalar ise öğrencilere baskı yapmaya zorlandıkları gerekçesi ile ve bu uygulamalara karşı çıktıkları beyanı ile istifa ettiklerini açıklamışlardır. Bu da yoğun bir dayatma olduğunun göstergelerinden biridir.

5- Sağlık Problemleri : Öncelikle öğrencilerin kış aylarının bu soğuk günlerinde sürekli okul önünde bekleyişlerinin fiziki sağlık açısından ne kadar sakıncalı olduğu aşikardır. Sabah 9:00 öğleden sonra 16:00 saatlerine kadar sınav saatleri bulunan öğrenciler, son sınav saatine kadar okullarının önünde bekleyerek, sınavlarına alınmayı beklemekte ve alınmadıkları her sınavları için tespit tutanakları tanzim etmektedirler. Bazı öğrencilerin aileleri ile aralarında problem yaşadığı dile getirilmiştir. Bu öğrencilerin bu konuda üzgün ve huzursuz oldukları tespit edilmiştir. Bazı anne-babaların çocuklarının gelecekleri ile ilgili olarak ve yaşadıkları haksızlıkla ilgili olarak rahatsızlık duydukları, ailelerin çocukları ile karşı karşıya geldiği durumlar söz konusu olmuştur. Ancak diğer bir gözlemimiz de şu olmuştur: Öğrenciler uğramış oldukları bu haksızlık karşısında basına da yoğunlukla yansıyan çok renkli ve çeşitli eylemler dizisi gerçekleştirmişlerdir.

6- Emniyet Görevlilerin Baskıları : Öğrenciler okullarının önünde haklarını aramaya çalıştıkları halde, sürekli polislerce karşı karşıya geldikleri ve hatta bu baskıların özellikle erkek öğrencilere yoğunlaştığı görülmüştür. Öyle ki; okulun kapısının önünde durmak dahi polis memurları tarafından “yasak” denilerek sürekli uzaklaştırmaya çalışılmaktadır. Öğrencilerin polis memurlarına sürekli “burası benim okulum, herşeyden önce ve herkesten önce burada durmak benim hakkımdır” cümlesinin en yoğun kullanılan cümleler olduğu görülmüştür.

7- Ayrımcılık Yasağı İhlali : 10.01.2001 tarihinde başlayan problemin bütünleme sınavlarının başladığı tarih olan 05.02.2001 de daha da ağırlaşarak farklı boyutlara geldiği gözlenmiştir. Bu tarihte okul önüne gittiğimizde ise artık yıllardır okulun ana giriş kapısı olarak kullanılan ve bu amaçla yapılmış olan kapının artık kız öğrencilere kapatıldığı , okul etrafının dikenli teller ile çevrildiği ve okul yan sokağına sadece bir kişinin eğilerek geçebileceği bir kapı yapıldığı, kız öğrencilerin bu kapıdan alınacağı şeklinde bir uygulamanın başladığını gördük. Öğrenciler ile ve kapıdaki güvenlik görevlileri ile görüşmelerimizde bu uygulamanın idarenin yani Fakülte yönetiminin verdiği bir karar olduğu söylendi ve ispat olarak da yine okul dış duvarına asılmış yine mühürsüz, yine imza ve isimsiz bir kağıt gösterildi. Erkek öğrenciler ise ana giriş kapısından girebilmekte; ancak bu kapının bir adım önünde durmaları ve okul etrafındaki park ve sair hiçbir yerlerinde bulunmaları , ikiden fazla öğrencinin bir arada bekleyerek konuşmaları da yasaklanmıştı. Bu uygulama suç teşkil etmiş olmakla kaldı ve birçok öğrenci bu uygulamaya ilişkin suç duyurusunda bulundular. Devam eden zamanlarda yine nerden nasıl bir karar ile geldiği anlaşılmayan yeni bir uygulama ile ana giriş kapısı tamamen öğrencilere kapatılarak erkek öğrencilerin de yeni kapıdan girmeleri şeklinde uygulama başlatıldı.

8- Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik engeller : Konu ile ilgili yardımına başvurdukları kurumumuz, okul içerisine alınmamış ve polis engeli ile karşılaşılmıştır. Sadece konuşmak ve görüşmek amacımız iletildiği halde Fakülte yetkilileri sürekli görüşmekten kaçınmıştır. Ancak, yapılanın tamamen hukuksuz olduğu ve görüşme talebimiz tekrar iletildiğinde uygulamanın 4. haftasında ancak Dekan vekilinin yardımı ile Hukuk Bölüm Başkanı ile , görüşme olanağı bulunmuştur.


KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZ

1- İlahiyat Fakültesi Yetkilileri İle Yapamadığımız ve Yaptığımız Görüşmelerin Mahiyeti : Öncelikle 15.01.2001 tarihinde heyet olarak gittiğimiz Fakültede yetkililerce görüşme taleplerimiz reddedildi. Telefonda Dekanlık yetkililerine ne görüşme talebimizi anlatabildik, ne de bu talebimizi ulaştırmak için çektiğimiz güçlüğü anlatabildik. Defalarca Derneğimize yapılan başvuruları , mevcut durumu nasıl değerlendirdiklerini yine sadece yetkili ağızdan tespit etmek istemiştik. KONUŞAMADIĞIMIZ için size Fakülte yetkililerinin beyanlarını anlatamıyoruz.
Ancak ısrarlı görüşme talebimiz 4. hafta cevap bulabildi. Bu ısrarlı taleplerimiz neticesinde Hukuk bölümü hocalarından Prof. Dr. Celal Erbay ile görüşme imkanı yoğun güvenlik önlemleri içerisinde sağlayabildik. Görüştüğümüz yetkiliye yaşanan sorunu nasıl ve ne zaman çözecekleri hususunu sorduk. Özellikle acile 2600 genç insanın eğitim hayatlarının hemen başlaması için neler yapıldığını sorduk. Ancak yetkili ısrarla yapılabilecek bir şey olmadığını söyledi. Öğrencilerin inanç hakkı ile eğitim hakları arasında bir tercih yapmaları gerektiğini söylediler. Biz yapılan uygulamaların suç olduğunu, emir var ise kanunsuz olduğunu, Anayasayı ve taraf olduğumuz uluslar arası sözleşmeleri ihlal ettiklerini , kimseyi temel hakları arasında tercih yapmaya zorlayamayacaklarını ve özellikle de ortada kazanılmış hakların söz konusu olduğunu anlatmaya çalıştık. Özellikle 1982 anayasasının hangi maddelerinin ve hangi Uluslar arası Sözleşmelerin ihlal edildiğini ve özellikle de Türk Ceza Kanunu’nun 188 . maddesine göre de suç işlendiğini anlatmaya çalıştık . Yapılan bu hukuksuzluğa biran önce son vermeye davet ettiğimizi ve bu konuda atacakları her olumlu adımın insanlık tarihinin beyaz sayfalarına geçeceğini ve bu hak ihlalinin son bulması için Derneğimizin de kendilerine yardımcı olabileceğini dile getirdik.

2- Kamuoyu Bilgilendirme Çalışmaları : Öncelikle, söz konusu ihlallerin başlayacağı sinyallerini aldığımızda, Dernek Merkezimizde bir basın toplantısı tertip ederek tüm kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştık. Bu basın toplantısı dışında “Başörtüsü yasağı” sorunu başlayan Fakülteye giderek, burada da basının sorularını cevapladık ve duyduğumuz endişeleri dünya kamuoyu ile paylaştık. www.mazlumder.org adresi ile aktif olan web sitemizde de konu ile ilgili çalışmalarımız tüm dünyaya duyurulmaktadır. Bunun yanı sıra konunun insan hakları boyutu öncelinde tespitlerimiz ve çözüm önerilerimizi gerek Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi önünde, gerekse karşılaştığımız her platform da dillendirerek , yetkilileri , siyasileri ve insan haklarına duyarlı kişileri bu konuda bilgi sahibi olmaya ve bu insan hakları ayıbından kurtulmamız için çalışmalar yapmaya davet ettik. “Başörtüsü Yasağı Sorunu” ile ilgili olarak donanımlı bir dosya hazırlanarak TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na ulaştırdık.

3- Hukuki Bilgilendirme Çalışmaları : Derneğimize yapılan çok sayıda İlahiyat Fakültesi Öğrencisinin başvurusu üzerine öğrencilerin katıldığı hukuki bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdik. Hukuki Yardım Merkezi avukatlarınca sunulan bilgilendirme çalışmalarında; özellikle Anayasa , Uluslar arası Sözleşmeler , Türk Ceza Kanunu , Yüksek Öğrenim Kanunu çerçevesinde olmak üzere yoğunlukla idari yargı süreci hakkında bilgi verildi. Talep eden öğrencilere konu ile ilgili yasa metinleri, hukuki belge ve makaleler ulaştırıldı. Öğrencilerden gelen sorular cevaplandırıldı ve yine Derneğimizden gelen hukuki yardım talepleri üzerine de öğrencilerin gerçekleştirdikleri suç duyurusu ve sair hukuki başvuruları da Hukuki yardım Merkezimiz tarafından gözlemlenmiştir.


SONUÇ VE ÖNERİLER

1- HERKES ANLAMSIZ YASAK SON BULSUN DİYOR : 10.01.2001 gününden bu yana MÜİF’de ve daha önceki yıllarda aynı konuda yapılan diğer açıklamalar gibi toplumun her kesimi bu yasağın anlamsız, ilkel, baskıcı ve tek tipleştirici geri bir zihniyet ürünü olduğunu dillendirmektedir. Öğrenciler, öğretmenler, sivil toplum kuruluşları, siyasiler, ebeveynler, vatandaşlar , ülkemiz insanının büyük bir kısmı bu yasağın son bulmasını ve hukuksuz olduğunu dillendiriyor. Artık İnsanlar kıyafet ile şekil ile uğraşmak istemiyor. Üniversiteye gelmiş ve üniversite okuyan gençler. bilim ile uğraşmak istiyor. Üniversitelerde özgürlüğün ve bilimin önü açılmalı ve bu seçilmiş beyinlere özgürce insanlığa ve ülkelerine katkı da bulunmaları için fırsat ve ortam sağlanmalıdır.

2- YÜKSEK ÖĞRENİM KURUMU’NUN ROLÜ : Bilimin ve gençliğin önünü tıkayan kurumların başında YÖK gelmektedir. Toplumsal karşılığı bakımından meşruiyet kazanamamıştır. Üniversitelerde yer alan öğrenci kitlelerini de eğitim sistemi içerisinde yer alan akademik camiayı tatmin edememiştir. YÖK’ün faal olduğu dönem başından beri belki de darbe sonrası kuruluş olmasının etkisiyle dayatmacı, baskıcı, şekil ve kıyafetle uğraşabilmekte; başörtülü öğrenci ile uğraştığı gibi sakallı , küpeli , uzun saçlı erkek öğrencilere de üniversite kapısını kapatmak gibi bir uygulamayı da gerçekleştirebilmektedir. Sadece öğrencilerin eğitim hakkını ellerinden almakla kalmayan YÖK öğretim üyelerine de ceza yağdırmış ve birçok bilim adamı üniversitelerden ayrılmak zorunda kalmış , hatta çok garip nedenlerle ve haksız olarak akademik ünvanlarını dahi kaybetmekle karşı karşıya gelen akademisyenler olmuştur. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde olduğu gibi diğer üniversitelerde de yaşanan birçok problemde Yüksek Öğrenim Kurumu’nun kaynaklık yaptığı görülecektir.

3- EŞİTLİK, ADALET ve AYRIMCILIK YASAĞI İLKELERİ İHLAL EDİLİYOR. Yapılan bu keyfi uygulamalar ile eşitlik ilkesi , adalet ilkesi ihlal ediliyor. Kamusal hizmetin (eğitim hizmetinin) müşterisi konumundaki öğrenciler ayrım yapılmaksızın bu taleplerine kavuşmalıdır. Devletler kamu hizmetini verirken bireylere eşit bakmak durumundadır. Bireyler arasında dil, din, ırk, renk ve cinsiyet ayrımı yapamaz. Bu yasak uygulaması bu ilkeleri kökten dinamitlemektedir.

4- SORUMLULUKTA EŞİT HAKLARDA DA EŞİT BİREYLER : Üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren bireylerin haklarda da eşit olması gerekir. Bu uygulanmazsa toplumsal barışın sağlanması mümkün olmaz. O halde Hiçbir ayrım gözetmeksizin sorumluluğunu yerine getirmesini bireyden talep eden Devlet varlık sebebi olan bireylerine haklarını verirken de aynı titizliği göstermelidir.

5- YARGI YOLU KAPATILARAK HUKUK ÇİĞNENMEKTEDİR : Her birey karşılaştığı hukuksuzluklara karşı yargı yoluna en kolay şekilde ulaşabilmelidir. Bu nedenle yukarıda izah ettiğimiz yargı yolunun kapatılmasına sebep olan uygulayıcılara yine yargı müdahale etmeli hemen önlem alınmalıdır. Öğrencinin idareye dilekçe verememesi bırakın hukuk devletinde kanun devletinde dahi kabul edilemez. Adil yargı her birey için olmazsa olmaz bir haktır.

6- YARGI VE YÜRÜTME ERKİ TÜRKİYE’Yİ BU AYIPTAN KURTARMAK İÇİN ACİLEN HAREKETE GEÇMELİDİR. Gerek Anayasada gerekse yasalarda bu uygulamaya yönelik bir düzenleme yoktur. Problem bir fiili durum şeklindedir. Anayasa ve yasaya aykırı olarak idari makamlar senato kararları ile genelgeler ile Anayasal hakları ortadan kaldırmaya kalkışmaktadırlar. Bunu yaparken de imzasız, mühürsüz nerden nasıl geldiği neye ve kime ait olduğu belli olmayan yazılar idari makamlarca ilan yolu olarak kullanılabilmekte ve yine aynı idari makamlar vatandaşların karşısına geçip konuşup açıklama yapamamaktadır. Bu bırakın gelişmekte olan ülkeleri, geri kalmış ülkelerde dahi görülebilir değildir. Bunlar gerek mağdur öğrenciler, gerek onların aileleri ve duyarlı vatandaşlar ve gerekse sivil toplum kuruluşları tarafından sürekli yürütme ve yargı organlarının önüne getirilmektedir. Yürütme ve yargı organları harekete geçerek buna son vermelidir ve sorumlularını cezalandırmalıdır. Ayrıca oluşmuş olan ciddi boyutta maddi ve manevi zarar söz konusudur. Bu zararın tazmini için de ayrıca bir dizi acil tedbirler alınmalıdır.

7- TÜM SİVİL KURULUŞLAR VE İNSİYATİFLER HAREKETE GEÇMELİDİR: Bu anlamsız ve ilkel yasağın son bulması için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Bu konuda en yoğun çalışmayı da Devlet karşısında çok zayıf durumda olan bireyin güç kaynağı sivil toplum kuruluşları yapmalıdır. Biz tüm sivil kuruluşları özgürlük adına, insan onuru adına bu yasağın kalkması için çalışmalar yapmaya , seslerini yükseltmeye , tüm bireyleri de bu çalışmalara katkıda bulunmaya davet ediyoruz.

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI İLE İHLAL EDİLEN ANAYASA VE YASA MADDELERİ NDEN BAZILARI

1- 1982 Anayasası 10, 14, 24, 27, 38/3,42, 74, 137, 153/2
2- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
3- Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirgesi
4- Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasi Haklara Dair Sözleşme
5- Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı ayrımcılığın Tasfiyesine Dair sözleşme
6- Türk Ceza Kanununun 188, 228, 251 vs.

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2001-02-16
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4644024