Akıl, Vicdan ve Cesaretin Buluşması:

Ahlaksız savaşlar ve katliamlar çağı olarak tarihe geçen 20. Yüzyılda yaşanan her olay başlı başına bir yüzyıla yetecek kayıtları barındırır içerisinde…

Belki de bu olayların en vahimi 21. Yüzyılda da bitmek bilmeyen Filistin işgalidir. 1948’de başlayan işgal; dünyanın gözleri önünde bir katliamlar serisine dönüşmüş, en çirkin savaşlarda dahi var olan asgari hukuki kaideler bu işgalde gündeme dahi gelmemiştir.

İşgal sürecinde Filistinliler işgale direnmekten vazgeçmediler. Direnme arzularına hiç tanımadıkları vicdanlı kalplerin yönelişi de şahitlik edince, her türlü engeli ortadan kaldıracak gücü buldular kendilerinde ve direndiler bütün mahrumiyetlerine rağmen tam bir inançla…

Ahmed Yasin; 11 yaşındayken ülkesinde mülteci olan, 15 yaşında felç geçirip elden ve ayaktan düşen ancak bunu bahane ederek kenara çekilmeyen, meşru kabul etmediği işgalci devlet tarafından adaletsizce mahkûm edilen, tekerlekli sandalyesinde direnişin doruğuna çıkan intifadanın yaşlı babası…

Rachel; 1979 yılında dünyanın en müreffeh ülkesi olan ABD’de doğan, vicdanının sesini dinleyerek kendisini Filistin’de bulan, 2003 yılında Refah mülteci kampında Filistinli bir doktorun evinin yıkılmasına engel olmak isterken İsrail buldozeri tarafından ezilerek gözlerini dünyaya kapayan leydi…

Pippa Bacca; İtalya’dan karşılık verdi bu toprakların çağrısına. 33 yaşındaydı ve 13 yıl boyunca barış için yeşil giyinmişti… Gelinliğinin masumiyetinden aldığı güçle düştü yollara… Bu topraklarda barışın resmini çizmekti hayali. Ama olmadı... Onunla birlikte insanlığımız da öldürüldü.

Filistin’de işgal artık sadece İsrail’in sorumluluğunda olmaktan çıkmış insanlığın tamamının boynuna yük olarak binmiştir. Pippa Bacca ve Rachel Corrie bu sorumluluğu bedenleriyle kuşanan iki örnekti sadece.

Filistin işgalinin adil düşünebilme yeteneğine sahip her vicdanda iz bıraktığına, Rachel ve Pippa gibi örneklerin de verdiği ilhamla, ortak insani duyarlılıklarımız bizi böyle bir sergi yapmaya yöneltti. “Akıl ve vicdan,” hangisini tercih edersek edelim bizi aynı kapıya çıkartıyor:

“ZULME HAYIR!” DEMEK ZORUNDAYIZ…

MAZLUMDER

İstanbul Şubesi