12 Eylül Darbesinin 28. Yılında Vicdan Mahkemesi

MAZLUMDER'in de bileşenlerinden biri olduğu "Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu" tarafından 12 Eylül 2008 Cuma günü saat:14.00'de Yönetim Kurulu Üyelerimizden Semiha Kaya’nın katılımıyla Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesi'nde duruşma yapıldı. Yargıç Fethiye Çetin tarafından açılan Vicdan Mahkemesi'nde sanıklar; Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Milli Güvenlik Konseyi Üyeleri: Sedat Celasun, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer iddianamenin okunması ve tanıkların dinlenmesinden sonra adil şekilde yargılandı. Sanıklar, duruşma sonunda jüri üyelerince verilen karar, mahkeme başkanlığının ve davacı yurttaşların alkışlı onayı ile mahkûm edildiler.
Duruşmada, yargılama sürecinin bütün unsurlarına riayet edildi. Prof. Dr. Ahmet İnsel ve Avukat Ergin Cinmen tarafından hazırlanan iki ayrı iddianame salonda okundu. İddianamelerde darbecilerin tüm millete karşı suç işlediğinin altı çizilirken, dönemi yaşayanlar da şahit olarak dinlendi.
Leman Fırtına, Orhan Miroğlu, Ragıp Zarakolu, Hacay Yılmaz, Sabahattin Selim Erhan, Atilla Keskin, Salih Sezgin, Bülent Aydın, İhsan Eliaçık, Ali Bakaner, Adalet Ağaoğlu, Ramazan Yelken, Fahri Aral'dan oluşan tanıkların yaşadıkları işkenceleri, zulmü ve insanlık onurunu ayaklar altına alan uygulamaları anlatırken zaman zaman olayları tekrar yaşadıkları, kimilerinin olayların gelişimini anlatırken gözyaşlarını tutamadıkları gözlendi.
Tanıklardan İhsan Eliaçık;
Bugün için artık mesele darbe yapmak veya darbeye karşı çıkmak değil, darbe üreten zihni ve kültürü ortadan kaldırmaktır. Bu topraklarda böyle bir kültür var. Bu bazen solcu, bazen sağcı bazen de din kılığına bürünüyor. Bu hepimizin sorunudur.
Devrim yapmamış halklar rüştünü ispat edememiş demektir. Türkiye toplumu artık devrim yaparak değil muhtemel bir darbeyi engelleyerek darbecileri bertaraf edip mahkûm ederek rüştünü ispat edebilir.
Ben Mamak’ta bir yıl kaldım. O zamanlar 18–19 yaşında gençtim. Bizleri çırılçıplak soyup üzerimize kova kova su dökerek, her gün jopla dayak atarak… Kabus dolu günlerdi. Ama ben o zaman tek kelime Kürtçe bilmiyordum. Fakat ayırmadılar. Çünkü darbeci zihniyet sizin Türk, Kürt, Sağcı, Solcu, veya İslamcı olduğunuza bakmıyor.
Mazluma kim olduğu sorulmaz. Mesele zulümse gerisi teferruattır. Kürt olmuş, Türk olmuş, Müslüman olmuş, Hıristiyan olmuş ne fark eder. Başörtülü, okula alınmamış, başı açık, sokağa çıkarılmamış, ana dili konuşturulmamış veya emeğinin hakkı verilmemiş ne fark eder. Esas mesele zulmün bizzat kendisidir. Bunun için, saf adalet için mücadele etmek gerekir. Buna inananların birleşmesi gerekir.
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı
EylemlerTarih
2008-09-13