MAZLUMDER İstanbul Şubesi’nin organizasyonuyla Uludere’ye Adalet İçin Fatih Camii avlusunda bir araya gelen MAZLUMDER ve gençlik örgütlerinden oluşan gruba, yürüyüş öncesi döner bıçaklı ve silahlı bir grup tarafından saldırı gerçekleştirildi.
9 Ağustos Perşembe akşamı MAZLUMDER İstanbul Şubesi, Anadolu Öğrenci Birliği, Genç Öncüler, Umut Gençliği, Gençlik Kültür Merkezi, Özgür Açılım, Minval, Suriye Devrimi, Suriye Gençlik Birliği, Yedi Hilal ve Mavera Gençlik Hareketi gönüllülerinden oluşan yaklaşık 300 kişilik grup Fatih Camii avlusunda iftar ettikten sonra akşam namazı kıldılar. Yürüyüş için hazırlıkların sürdüğü esnada ise ellerinde döner bıçakları ve silah bulunan grup ellerindeki silahla tehditler savurup hakaretler ederek eylem dövizlerini yırttılar. “Sizi burada yaşatmayız” diyerek bağıran saldırganlar, eylem grubundan 3 kişiyi de darp ettiler. Bu sırada MAZLUMDER yöneticileri provokasyonun büyümemesi için azami gayret göstererek ortamı sakinleştirdiler.
Geç de olsa polisin müdahalesiyle saldırganların kaçmasının ardından eylem devam etti ve Saraçhane Parkı’na kadar meşalelerle yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş boyunca “Katil TSK hesap verecek”, “İnsanız, ümmetiz, kardeşiz”, “Roboski halkı yalnız değildir”, “Bıji bıratıya gelan”, “Müslüman halklar kardeştir”, “Müslüman zulme boyun eğmez” sloganları atıldı, “Uludere-Roboski’de adalet siyasete kurban edilemez”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Adalet, her zaman, her yerde” pankartları taşındı.
Saraçhane Parkı’nda ise MAZLUMDER Dış İlişkiler Koordinatörü Abdurrahman Babacan basın açıklaması metnini okudu. Babacan "Adalet için iftar vakti" konsepti ile geçen hafta Suriye'ye adalet istediklerini ve bu hafta da Uludere'ye adalet çağrısında bulunduklarını söyledi. Açıklamada yaklaşık 35 yıldır süren savaşta hem Kürt halkının hem de Türk halkının çok acı çektiğini belirterek acıların bir an önce son bulmasını istediklerini belirten Babacan, Uludere Katliamı'nın sümen altı edilmeye çalışıldığına dikkat çekerek haksız yere öldürülen 34 kişinin hakkını aramaya devam edeceklerini kaydetti. Abdurrahman Babacan açıklamanın sonunda “Eğilip bükülmeye gelmeyecek ‘adalet’in artık Uludere’ye gelmesini, sorumluların ortaya çıkartılarak cezalandırılmasını, çocukları katledilen insanlardan hakiki bir özür dilenmesini talep ediyoruz” dedi.
Eylemin ardından darp edilenler karakola giderek saldırganlar hakkında şikayette bulundular.
MAZLUMDER İstanbul Şubesi Basın Bürosu
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
ULUDERE’YE ADALET İÇİN…
“ADALET İÇİN İFTAR VAKTİ” konseptiyle, geçtiğimiz hafta meş’alelerimiz ve sloganlarımızla dillendirdiğimiz ‘Suriye’ye Adalet’ çağrımıza bu hafta “Uludere’ye Adalet’ çağrısını ekledik.
Malum olduğu üzere 28 Aralık 2011 tarihinde, tek suçu Uludere’de doğmak olan 34 kişi, devletin savaş uçakları tarafından bir saat boyunca bombalanarak öldürüldü. Katliam sonrası, yaslı aileler cenazelerini topraktan kazıyıp, katırlarla taşımak zorunda bırakıldı.
Hükümetin ilk başta “komplo” olarak tanımladığı ve “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacağı” sözünü verdiği Uludere, bir süre sonra “Hataysa hata, tazminatsa tazminat” söylemleri etrafında önemsizleştirilmeye çalışıldı. Yine İçişleri Bakanı “Ölmeselerdi kaçakçılıktan yargılanacaklardı” şeklindeki ifadeleriyle yeni bombalar saldı anne yüreklerine… Bu acın olayın üzerine bir de kaymakam ziyaretinde yaşananlar sonrasında, yakınını, kardeşini kaybeden insanların “adam öldürmeye tam teşebbüs”ten yargılandığına ve bu hukuki ve yargısal sürecin köylüler üzerinde sürekli bir baskı aracı olarak bir işkence çeşidine dönüştürülmesine şahit olundu…
Böylesine zor ve acı veren zamanlarda, konuşulanların, üslupların, dillerin; ve en önemlisi atılan ya da atılmayan adımların toplum vicdanınca “adalet”, “merhamet”, “şefkat” terazilerinde her zamankinden daha bir hassasiyetle tartılacağının farkında olunması gerekiyor.
Yaklaşık 35 yıldır devam eden bu kanlı sürecin birincil mazlumları ve mağdurları, Batısıyla, Doğusuyla, Kuzeyiyle, Güneyiyle bu topraklar ve bizim insanlarımız… Var olan şiddet çemberinin, asker oğlunun tezkere haberini beklerken ölüm telefonuyla ocağına ateş düşen anne de, yaşananlardan veya örgüt baskısından dolayı dağa çıkan evladının ölüm haberini her an tetikte bekleyen anne de doğrudan mağduru, doğrudan mazlumudur. Ve her iki anne de, her iki evlad da, arkasındaki siyasi mülahazalara bakılmaksızın bu toprakların değeridir… Zira insanın olduğu yerde, ölümlerin her gün devam ettiği ortamda, siyasi hesaplardan ve haklılık-haksızlık kavgasından daha elzem, daha acil bir durum vardır.
Peki niçin Uludere? Tam da bu yüzden, gelinen noktada, çözüm ümitlerinin yeşermeye yüz tuttuğu, barışa yönelik umudun belirmeye başladığı bir zaman diliminde yaşanan bu acı olay, savaş baronlarının ekmeğine yağ sürmüş, barışa kan damlatmıştır. Tam da bunun için herkesin daha dikkatli, daha sorumlu, daha barışçı bir dil kullanması zaruridir… Aksi, vicdanlarda ve umutlarda telafisi zor kırıklıklara ve kırgınlıklara yol açabilir.
Yine en son önce Şemdinli’de, ardından Çukurca’daki saldırı ve ardından yaşanan çatışma ortamıyla tekrar bütün soğukluğuyla gündemimize oturan ölümlere dur demek, şiddet merkezli çözüm arayışlarının yarayı derinleştirmekten öte bir anlamı olmadığını vurgulamak, insan merkezli çözüm arayışlarını cesaretlendirmek için...
Sümen altı edilmeye çalışılan Uludere'ye bir an evvel adaletin gelmesi için...
Haksız yere öldürülen 34 masumun hakkını aramak için...
ULUDERE’ye ADALET için…
MAZLUMDER ve eyleme destek veren tüm kuruluşlar olarak bir kez daha insanlıktan ve adaletten uzak söylemlerin ve eylemlerin bir kenara bırakılarak, eğilip bükülmeye gelmeyecek ‘adalet’in artık Uludere’ye gelmesini, sorumluların ortaya çıkartılarak cezalandırılmasını, çocukları katledilen insanlardan hakiki bir özür dilenmesini talep ediyoruz. Bu, barışın ve kardeşliğin tesisi anlamında atılması elzem bir adımdır. Zira adalet, siyasete kurban edilemeyecek kadar yüce ve üst bir değerdir…
MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı
EylemlerTarih
2012-08-09
