32. Cezaevi Söyleşisi Burak Çileli'nin Katılımıyla Gerçekleştirildi

MAZLUMDER Cezaevi Komisyonu tarafından gerçekleştirilen “Cezaevi Söyleşileri”nin 32.’si 12 Kasım 2016 Cumartesi günü Telegram Davası'ndan Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis cezası (siyasi mahpuslar yönünden ölene kadar hapis) almış iken, yeniden yargılama kararı ile tahliye edilerek beraat eden Burak  Çileli’nin katılımı ile gerçekleştirildi.

Programın açılış konuşmasını yapan MAZLUMDER Cezaevi Komisyonu Başkanı Av. Kaya Kartal, ilki Yakup Köse ile gerçekleştirilen söyleşilerin 5. Yılına girildiğini cezaevi çalışmaları kapsamında söyleşiler yanında ziyaretlerin de devam ettiğini vurguladı.

Gerek 28 Şubat Brifingli Yargısının gerekse 2005 sonrasında hakim olan Paralel Yargının kumpasıyla haksız yere yıllarca cezaevinde tutulan Burak Çileli ile ilk görüşmesinin ve tanışmasının Kandıra F Tipi Cezaevinde gerçekleştiğini ifade eden Kartal, Burak Çileli’nin 2014 yılında verilen yeniden yargılama kararı ile 12 yıllık mahpusluğun ardından 4 arkadaşı ile 2015 yılında Beraat ettiğini belirtip sözü Burak Çileli’ye bıraktı.

Sözlerine dosyalarının özgünlüğü bağlamında, “Kaydıma ölene kadar kalacak diye not düşülmüştü. Bir nevi mezara gömülüp tekrar oradan çıkan birisiyim. İçeride halen bu durumda olan kardeşlerimizin olduğunu bilmek beni rahatsız ediyor.” diyerek başlayan Çileli, ilk olarak 1999 ikinci olarak ise 2004 olmak üzere başlamak üzere iki defa cezaevi süreci yaşadığını belirtti. Çileli ilk tutukluluğunun başladığı Metris’te Salih Mirzabeyoğlu’nun da tutuklu olduğunu, 28 Şubat yargılamalarının taraflı olması ve hukuksuzluğu karşısında Mirzabeyoğlu’nun bunu duruşmalara gitmeyerek protesto ettiğini, kendilerinin de bu kararı desteklediklerini, duruşmaya çıkarılma bahanesiyle askeri operasyonlara maruz kaldıklarını belirtti. Operasyonların ilkinin arama süsü verilerek 350 kişilik birlik ile gerçekleştirildiğini, fakat durumu fark etmeleri ile  çıkan arbede sonucunda operasyonun başarısız olduğunu anlatan Çileli, bunun ardından Noel Baba Operasyonu adıyla 25 Ocak 2000’de bordo bereliler tarafından gaz bombaları ve ağır silahlar kullanılarak yeni bir operasyonun gerçekleştirildiğini, bunun ardından Kartal, Metris ve Eskişehir cezaevlerine dağıtıldıklarını ifade etti.

2004 yılı ve devamında yaşadığı süreci de anlatan Burak Çileli, İhsan Güven suikast dosyası kapsamında yargılandıklarını, hukuka aykırı olarak yürütülen yargılama ile lehe delillerin ve tanık beyanlarının görmezden gelindiğini, aleyhe delil olmamasına rağmen mahkumiyetlerine karar verildiğini anlatıp, yargılamayı gerçekleştiren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkeme Heyeti Başkanının hakkında çıkan iddialar neticesinde görev yerinin değiştirildiğini, üyelerden birinin ve dosya savcısının FETÖ dosyası kapsamında tutuklu olduğunu, diğer üyenin ise aynı dosyadan firari konumda olduğunu ifade etti.

Cezaevi sürecinde psikolojik olarak sağlıklı olmanın öneminden bahseden Burak Çileli yıllar geçtikçe tepkilerin farklılaştığını, mahpuslarda F Tipi Cezaevinin fiziki şartları dolayısıyla en ufak sese karşı bile büyük bir hassasiyet oluştuğunu, çeşitli takıntıların oluştuğunu ve bunların giderek arttığını belirtti.  Bir çok kişinin obsesif kompulsif bozukluk yaşadığını ve halihazırda cezaevlerinde çok daha ağır durumda olanların bulunduğunu söyleyen Çileli, Aynı mekanda tutuklu olarak kalmak ile ağırlaştırılmış müebbet olarak kalmanın bile çok farklı hukuki ve psikolojik etkileri olduğunu ifade etti.

Tahliye beklentisinin de çok yıpratıcı olduğunu bu beklenti ile cezaevinin şartlarının kat be kat zorlaştığını ifade eden Burak Çileli, 15 Temmuz süreci ve akabinde adli çevrede gerçekleştirilen tasfiyeler ile cezaevindeki Müslüman siyasi mahpusların bu beklentiye kapıldığını hukuka aykırı olarak cezaevlerinde tutulan bu mahpuslar için kamuoyu oluşturulması gerektiğini belirtti.

Cezaevlerinde yaşanan sıkıntıları anlatarak sözüne devam eden Burak Çileli, idarelerin keyfi uygulamalarından ve mevzuatı yorumlamadaki kendilerine bırakılan geniş yetkiyi kötüye kullanmalarından bahsetti.  Örneğin ağırlaştırılmış müebbetler yönünden günlük havalandırmaya çıkma süresinin mevzuata göre en az 1 saat olduğunu, 4 saate kadar ise idarenin inisiyatifinde olmasına rağmen herhangi bir sebebe dayanmaksızın mahpusların asgari süreden yararlandırıldığını, bazı cezaevlerinde kitap sınırlamasının olduğunu, F tipinde kalan mahpusların tecride maruz bırakıldığını, hastaneye sevklerde bile sevk aracında diğer mahpuslardan tecrit edildiğini, sosyal faaliyetlerde ise sadece ayda bir kere spor salonunu ya da top sahasını kullanabildiğini bu zamanı ise sadece bir arkadaşı ile paylaşabildiğini yani koca sahada iki kişi olarak faaliyet yapmak durumunda bırakıldıklarını ifade etti.

Cezaevinde yaşadığı sıkıntılar ile alakalı soru üzerine yıllar geçtikçe sese karşı fazlasıyla duyarlı olduğunu uzaktaki koğuştan gelen bir televizyon sesinin bile kendisine büyük rahatsızlık verdiğini ifade etti. Bu hususun cezaevinde yaygın bir problem olduğunu buna karşılık bazı örf kurallarının bile oluştuğunu söyledi.

Konuşmasının son bölümünde Salih Mirzabeyoğlu’nun  “Cezaevi imanın sağlamasının yapıldığı yerdir” sözünü aktaran Burak Çileli, bunun herhangi bir ideoloji ya da dava için de geçerli olduğunu, insanların ve fikirlerin cezaevlerinde sınandığını ifade etti.

Soruların cevaplanması ile son bulan söyleşinin kapanışında Kaya Kartal Burak Çileli’ye ve dinleyicilere teşekkür edip, adil bir yargılama ve ceza sisteminin vazgeçilmezliğine vurgu yaparak söyleşiyi sonlandırdı.

 

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Seminer & Panel & KonferansTarih 2016-11-12
Okunma Sayısı : 1378
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4644922