Zeynep Durmaz: “Gerek birey olarak gerekse camia olarak mahpuslara sahip çıkmalı ve onların yanında durmalıyız.”

MAZLUMDER Cezaevleri Çalışma Grubu tarafından 10.’su düzenlenen Cezaevi Söyleşileri, Zeynep Durmaz’ın katılımı ile 6 Nisan Cumartesi günü Siyasal Vakfı’nda gerçekleştirildi. Program, hazırlanan kısa bir sinevizyon gösterimi ile başladı. Yaklaşık 7 dakikalık sinevizyon gösteriminin ardından MAZLUMDER Cezaevleri Çalışma Grubu Başkanı Av. Kaya Kartal, programa ilişkin açılış konuşmasını yaptı. Av. Kaya Kartal kısaca daha önce gerçekleştirilen Cezaevi Söyleşileri’nden bahsetti ve 10.’su düzenlenen söyleşinin konuğu olan Zeynep Durmaz’ı tanıttı.

Daha sonra İslami Hareket Davası kapsamında 1994’ten beri cezaevinde tutulan Ahmet Şat’ın ablası ve Abdusselam Durmaz’ın yengesi Zeynep Durmaz söz aldı. Durmaz konuşmasına ilk olarak 90’lı yıllarda Müslümanların durumunu anlatarak başladı. 90’lı yıllarda devletin, Müslümanlara karşı toplumun diğer kesimlerine göre daha farklı bir tutum sergilediğini anlatan Zeynep Durmaz, Orta Çağ’da Avrupalıların cadı avına çıkması gibi 90’lı yıllarda da devletin, irtica adı altında Müslüman avına çıktığını ifade etti. Durmaz, 1994 yılında gerek polisler gerekse medya tarafından Müslümanların aleyhine başlatılan bu kampanya neticesinde, davet çalışmaları ve İslami çalışmalar yapan ve henüz 21 yaşında olan kardeşinin ve kaynının, Anayasal Düzeni Yıkmaya Teşebbüs suçlamasıyla gözaltına alınarak tutuklandığını dile getirdi. 

Kardeşinin ve kaynının yakalandıkları dönem itibariyle Devlet Güvenlik Mahkemelerinde tamamen hukuka aykırı bir şekilde yargılandığını anlatan Zeynep Durmaz, yapılan yargılamanın sadece bir formalite gereği gerçekleştirildiğini ifade etti. Kardeşi ve kaynının yakalandıktan sonra gece gündüz işkence görerek sorgulandığını dile getiren Durmaz, mahkemede, polisin kendisine işkence ettiğini belirten Ahmet Şat’a davaya bakan mahkeme hâkiminin: “Sana az işkence etmişler, biraz daha etselerdi konuşurdun.” şeklinde akıl almaz ifadelerde bulunduğunu belirtti. Sanıklara yönelik işkencelerin Adli Tıp Kurumunun raporları ile de kanıtlandığını açıklayan Zeynep Durmaz, polislere yönelik yürütülen soruşturmanın ise, işkenceyi yapan polislerin sözde tespit edilememesi sebebi ile sonuçsuz kaldığını belirtti. Yapılan yargılama sonrasında dosyaların Yargıtay’a gittiğini belirten Zeynep Durmaz, dosyaların Yargıtay’a gidişinin 28 Şubat sürecine denk geldiğini ve mahkeme kararının Yargıtay tarafından hiçbir inceleme yapılmaksızın isnat edilen suçlara ilişkin cezaların, üst sınırdan onandığını ifade etti.

Yargılamadaki hukuksuzlukların yanında cezaevi ziyaretlerinin de çok zorlu geçtiğini belirten Zeynep Durmaz şunları söyledi: “Ziyaretlerde uzun yollardan gelmiş olmamıza rağmen resmen işkence gördük. Ziyaretçiler için koltuk yok, bekleme salonu yok. Yaz kış demeden giriş saatine kadar dışarıda bekletiyorlar. Kapılardan geçişler, parmak izimizin alınması, her bir kapıda tekrar parmak izi gösterilmesi ve hiçbir ahlakiliği olmayan üst aramaları neticesinde yaklaşık yarım saatte görüşme odasına alınıyorduk. Görüşme süremiz zaten toplamda bir saatken yarım saati içeri girene kadar geçiyordu. Bu kadar uğraşın ardından sarılmak yasak, el ele değmek bile yasak. Bu muamelelerle hem içeridekiler hem de dışarıdakiler cezalandırılıyor. Askerler ve gardiyanlar mahpus yakınlarına da suçlu gözüyle bakıyor. Mahpuslar bu sebeplerle yakınlarının ziyarete gelmesini istemiyorlar. Bu şekilde ise bizim sadece nefretimiz artmış oluyor.”

Cezaevlerindeki mahpusların sohbet hakkını bile kullanamadıklarını, birbirleriyle bile görüşmelerinin çok sınırlı olduğunu belirten Zeynep Durmaz, bu şekilde devletin mahpusları daha fazla cezalandırdığını ve onları en doğal haklarından bile mahrum bıraktığını ifade etti. Buna ek olarak mahpusların beslenme ve sağlık sorunlarının da olduğunu söyleyen Durmaz, mahpusların uzman doktorlarca tedavi edilmediğini, rahatsızlıklarının yeterince dikkate alınmadığını, sağlıklı besinler tüketemediklerini, dışarıdan da mahpuslara yiyecek içecek getirilemediğini ifade etti. Ayrıca mahpusların yeterli spor yapamadığını, yeterli ısınma ve havalandırma imkânlarının sağlanamadığını, odaların ve koğuşların yeterli genişliğe sahip olmadığını ve cezaevlerinde kapasitenin fazlasında mahpusun tutulduğunu belirten Zeynep Durmaz, tüm bu koşulların mahpusların ıslahından öte daha fazla cezalandırılmasına sebep olduğunu söyledi.

Kardeşi ve kaynının, kitap okuma ve bilgisayar kullanma olanaklarından da yeteri kadar yararlanamadıklarını belirten Zeynep Durmaz, buna rağmen kardeşi Ahmet Şat’ın ‘Vahiy Öğretisi ve İslam’ adında, kaynı Abdusselam Durmaz’ın ise ‘İlma’ adında birer kitap yazdığını ve ikişer üniversite bitirdiklerini ifade etti.

Yaşanan bu sıkıntılı dönemde Müslüman camianın kendilerine sahip çıkmadığını belirten Zeynep Durmaz: “Müslümanlar olarak tüm bu haksızlıklara karşı çıkmalı ve mahpuslara sahip çıkmalıyız. Mahpuslar bize hiçbir zaman durumlarının kötü olduğunu söylemediler ve hep bize Allah’ı hatırlatarak bizleri motive ettiler. Hiçbir suç işlememiş olmalarına rağmen sırf Müslüman oldukları için yakalanıp cezalandırıldılar. Gerek birey olarak gerekse camia olarak onlara sahip çıkmalı ve onların yanında durmalıyız.” ifadelerinde bulundu. 

Programın sonunda Cezaevleri Çalışma Grubu Üyesi Samet Beycioğlu tarafından, şu an Batman Cezaevinde tutulan Ahmet Şat’ın söyleşi dolayısıyla gönderdiği mektup okundu. MAZLUMDER’in cezaevlerine gösterdiği duyarlılık ve bu amaçla cezaevlerindeki sorunlarla ilgili başlattığı çalışma için teşekkür ederek başladığı mektubunda, Ahmet Şat özetle şunları söyledi:

“(…)Yıllardır cezaevinde yatmakta olan bir Müslüman olarak, cezaevi sorunları ile ilgili İslami camianın gereken ilgiyi göstermemesinin üzüntüsünü içimde hep duymuşumdur. Camia içerisinde cezaevinde yatan özelde Müslümanların genelde ise mahkûmların yaşadığı sorunlar MAZLUMDER ve Haksöz Grubu gibi duyarlı birkaç dergi – ki şuanda Özgür-Der’i de anmamız gerekiyor – dışında ele alınmaması düşündürücüdür. Bu sessizlik ve umursamaz tavrın inancımız bir yana vicdani olarak kabul edilebilir olmadığı açıktır. Zindanlarda ya da gözaltında ölen/öldürülen yargısız infazlara mahkûm olan, işkencelerde zulme maruz kalan insanlara sahip çıkmayı, yapılan haksızlıkları zulüm olarak niteleyip adalet ve vicdan adına karış çıkmayı kendine görev bilmeyen İslami camianın bu duyarsızlığı, biz cezaevindeki Müslümanları her daim ürkütmüştür. Hatta diğer siyasi tutsaklar karşısında boynumuzu büktüğünü de ifade etmeliyim.

(…) Bu nedenle MAZLUMDER’in bugün burada yaptığı bu toplantı benim için önem arz etmektedir. Demek ki zulmü kabul etmeyen vicdanlar ve adalet taraftarı insanlar bu camia içerisinde varlıklarını hala inatla sürdürebilmektedir.

(…) Cezaevlerinde bu açıdan aslında en temel sorun adil yargılanma hakkının ihlali ile oluşan mahkûmiyet sürecidir. Bu açıdan özelikle Türkiye’nin en karanlık yılları olan 90’lı yıllardaki tüm siyasi davaların adil yargılanma hakkının ihlali sebebiyeti ile yok hükmünde sayılması, bu yapılamasa bile en azından bu davaların yeniden ele alınması gerekir.

(…) Yaşanmış ve yaşanmakta olan hukuk ihlallerini yaşanmadan anlamak sanırım kolay değildir. Ama cezaevlerinde yükselen seslere kulak kabartmak, sanırım bunu anlamanın ilk adımı olacaktır.

(…) Bu amaçla adalet taraftarlarının adalet çarkındaki sapmaların mağduru olan insanlara karşı İslami ve insani sorumluluklarını ifa etme adına yürüttükleri tüm çalışmalara için tekrardan teşekkür ediyorum.” (AHMET ŞAT - Batman M Tipi Cezaevi)
 
Programın sonunda Av. Kaya Kartal; Cezaevlerinde yaşanan sıkıntıların benzer olduğunu ve devletin cezalandırma ve infaz sisteminin belli siyasi amaçlara matuf olduğunu, özellikle siyasi mahpuslara karşı ağır bir tutum sergilendiğini, vatandaşa karşı işlenen cürümleri affetme yetkisini kendisinde gören devletin kendi düzenine karşı işlenen suçlar noktasında çok katı davrandığını, 20-30 yıldır cezaevlerinde siyasi mahpusların bulunduğunu, yine adli mahpuslardan farklı olarak siyasi mahpusların infazlarının da ağırlaştırılmış olduğunu ve tek kişilik ya da 3 kişilik odalarda tecride tabi tutulduklarını ifade etti.

Söyleşi, Zeynep Durmaz’ın katılımcıların sorularını cevaplaması ile son buldu.

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Basın Bürosu
 
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Seminer & Panel & KonferansTarih 2013-04-08
Okunma Sayısı : 2291
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4643312