İnsan onurunun hiçe sayıldığı, erdemin ve insani değerlerin ayaklar altına alınarak yok edilmeye çalışıldığı bir çağda yaşıyoruz. Menfaat savaşlarının bedelinin mazlumlara canları ile ödetildiği, global kan davası güdülen bir çağda…
Hal böyle iken vicdanında bir nebze insaniyet kalmış olanların, çekilecek çileyi bile bile onurlu bir duruş sergilediğine şahitlik ediyoruz. Zalim bir kavmin içinde mazlumları sahiplenecek vicdan sahipleri yeşeriyor kimi zaman.
Bir bakıyorsunuz düşman, size çevirdiği namluyu indirip dost oluvermiş. Öyle bir dost oluş ki dün silah doğrulttuğu insana, bugün canlı kalkan olabilecek kadar.
İşte bunlardan biridir; “Tali Fahima”
İsrailli bir Yahudi’dir. Kiryat Gat’ta doğmuş, liseyi zorlukla bitirip sekreterlik yapmaya başlamıştır. İsrail’in haksız davasını, haklı görmüştür yıllarca. İsrail ordusunda askerlik yapmış, ülkesinin “terörizme(!) karşı verdiği mücadele”ye destek vermiştir kendince.
Neden sonra, belki de vicdanını rahatlatmak ve bu savaşın meşruiyetine kendini inandırmak için savaşın Filistin cephesini araştırmaya başlar.
"Arapların bu topraklarda yaşamaması gerektiğini düşünecek şekilde büyütüldüm. Bir gün, bilgilerimde birçok eksiklik olduğunu, medyanın bizden çok şey sakladığını fark ettim. Jeton düştü. Mesele insan meselesiydi. Onların hayatlarından biz de sorumluyduk. İşte o gün televizyon seyretmeyi bıraktım."
El-Aksa Şehitleri Tugayı lideri Zekeriya Zübeydi ile görüşme yollarını arar, nitekim bulur. Bu görüşmesinden bir müddet sonra kendi devleti(!) tarafından gözaltına alınırken söyledikleri manidardır:
"Bir insanın neden bunları yaptığını sormam gerekiyordu. Bunun bir nedeni var. Adamın biri bir sabah uyanıp, 'Tamam, ben şimdi bir saldırı düzenleyeceğim' demez ki…"
Bir zamanlar karşı cephede yer aldığı bu savaşta, şimdi düşmanına canlı kalkan olacağını beyan etmekten çekinmemektedir. Bunun sebebini ise Haziran 2004'de Jerusalem Post’a şöyle dillendiriyor:
"Belirli değerlerle yetiştirilmiş 28 yaşındaki bir kadın için, bir gün bunların tümünün yanlış olduğunu anlamak kolay değil… İşgale neden olan kim? Filistinliler mi? Hayır. İsrailliler. Ve ben kimim? Yapılanlarda sorumluluğu bulunan ve evinde oturup hiçbir şey yapmayan bir Yahudi ve bir İsrail vatandaşı… Zübeydi bir terörist değil. O işgale karşı savaşıyor. İntihar saldırılarını düzenleyenler de işgale karşı savaşıyorlar. Kendinizi onların yerine koyun ve ne olacağını görün. Temel hak ve özgürlükler onlara tanınmıyor…"
Bu tavrı elbette başına dert açacaktır, açmıştır da. İsrail vatandaşı Tali Fahima, 5 Eylül 2004 tarihinde "tüm İsrailliler için açık ve mevcut bir tehlike" olduğu gerekçesi ile İsrail yetkilileri tarafından, yargılanmaksızın 3 yıl hapse mahkûm edilmiştir. İşin ilginç yanı ise İsrail’in bu uygulamayı Fahima’ya kadar sadece Filistinlilere yapıyor olmasıdır. Yargılanmaksızın mahkûm edilen ilk Yahudi olması hasebiyle manidardır Tali Fahima’nın öyküsü.
Mahkûm edilişinden 30 ay sonra 3 Ocak günü Ayalon Hapishanesinin kapısında O’nun gibi düşünen bir grup genç kendisini bekliyordu. İsrailli insan hakları aktivisti bu gençlerin arasında 16 yıl önce aynı kapıda dostları tarafından beklenen Michael Warchawski de bulunuyordu. Warchawski, kapıda bekleyen gençlerin portresini şu sözlerle çiziyordu;
"İlk intifadayı duymamışlar bile. FKÖ hakkında bir şey bilmiyorlar ve besbelli Edward Said'i okumamışlar. Siyasi bilinçleri sadece aklıselim ve vicdanla yoğrulmuş.
Bu, onları kendilerinden önceki kuşaklardan daha az siyasi kılmıyor, ama daha kararlı ve adalet mücadelesi konusunda daha uzlaşmasız kılıyor."
Fahima, mahkumiyetinin ardından verdiği ilk demeçte Guardian Gazetesine şunları söylüyordu;
"İlk suçum *Şin Bet'le çalışmayı reddetmemdi, ikincisi Filistinlileri ziyaret etmeyi sürdürmem, üçüncüsü de İsrail'in katliam politikasını protesto etmem."
Tutuklandıktan sonra dokuz ay boyunca bir hücrede tecrit edilmiş, kitapsız ve televizyonsuz bırakılmıştı.
"Yatağıma uzanıp Cenin'i düşünürdüm; orada tanıdığım insanları, olup bitenleri. Yalnızlıktan hiç sıkılmadım. Şin Bet'in nasıl çalıştığını öğrendim. İsraillileri de Filistinlileri de, hepimizi nasıl terörize ettiklerini öğrendim. Devletimizin nasıl çalıştığını öğrendim. Bizim adımıza yapılan şeylerin nasıl bizden saklandığını öğrendim.”
Tali Fahima artık tutuklu değil, ancak ülkeyi terk etmesi ve Filistin topraklarına geçmesi hala yasak olduğundan mahkumiyetinin bittiğini ve özgür olduğunu söylemek de güç.
Vicdani melekelerini kaybetmemiş her insan için zulme rıza elbette zulümden beterdir. Bu sebepten olsa gerek Tali Fahima insani ve vicdani bir refleksle zulme karşı vakarlı bir duruş sergilemiştir. Böyle bir tavır karşısında maalesef kimi insan hakları örgütleri Tali Fahima’ya uygulanan zulme, İsrail’in iç işleri olduğu gerekçesi ile müdahil olmaktan imtina ederek zulme ortak olmuşlardır.
İnsan hakları perspektifine taban tabana zıt bir anlayışla Filistin meselesine duyarsız kalan, zulme uğrayan insanların bireysel hak arayışlarına sessiz kalarak işgale seyirci olan kişi ve örgütlere, örneklik teşkil edecek bir hayat hikâyesidir Tali Fahima’nın ki.
*Şin Bet: İsrail gizli servisi
YAYIN BİLGİLERİKategori Adı
MakalelerTarih
2008-07-10Yazar
Pınar Kara