Suriye’ye Doğrudan Askeri Müdahalede Bulunan Yabancı Aktörler ve Sebep Oldukları Sivil Katliamları

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Dış İlişkiler Komitesi tarafından hazırlanan “Suriye’ye Doğrudan Askeri Müdahalede Bulunan Yabancı Aktörler ve Sebep Oldukları Sivil Katliamları” başlıklı rapor 21 Mayıs Cumartesi günü dernek merkezinde yapılan basın açıklamasıyla kamuoyuna sunulmuştur.

MAZLUMDER tarafından hazırlanan "Suriye İnsan Hakları İhlalleri Raporu"nun üzerinden altı yıl geçti. Bu raporu hazırladığımızda Arap Ülkelerini içine alan ve "Arap Baharı" diye isimlendirilen halk ayaklanmaları henüz başlamamıştı. Yıllarca baskı rejimleri yönetimi altında zulüm görmüş insanların meşru talepleri için herşeyi göze alarak sokaklara çıktığı bu süreçler birçok ülkede statükonun korunması yönünde ulusal ve uluslararası aktörler tarafından atılan acımasız adımların karşısında dayanamadı ve yerini uzun sürecek toplumsal karışıklıklara bıraktı. 

Kırk yılı aşkın bir süredir Baas Partisi tarafından baskıcı bir dikta rejimiyle yönetilen Suriye’de 2010 yılına gelindiğinde yirmi bini aşkın siyasi mahpus ve on yedi bini aşkın kayıp bulunmaktaydı. Hukuksuz tutuklamalar, işkence ve her türlü siyasi ve sosyal baskı mekanizması Suriye toplumunun rutinleri arasına girmişti ve Suriye halkı bu baskı atmosferinde yaşamaya zorlanıyordu. 2010 yılı Şubat ayında yayınladığımız raporda Suriye’deki insani durumun vahametini gözler önüne sermiş ve kamuoyunu oluşabilecek muhtemel sorunlara karşı uyarmaya gayret etmiştik.

Gösterilerin başladığı 2011 baharından itibaren de Suriye’deki gelişmeleri yakından takip etmiş, yegâne çözümün Suriye halkının haklı taleplerinin karşılanması olduğunun altını çizerek çalışmalarımızı barışçıl bir çözüme ulaşılması üzerinde yoğunlaştırmıştık. Esed rejimi ve müttefiklerinin halkın haklı taleplerine verdiği acımasız tepkiler üzerine oluşan çatışma ortamında ise dikkatimizi Suriye’de gittikçe kötüleşen insani duruma yoğunlaştırdık ve özellikle yerlerinden edilen insanların mağduriyetleri konusunda kamuoyunu bilgilendirmeyi vazife bildik.  Bu çerçevede yaptığımız birçok eylem ve basın açıklamasının yanında Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki durumuna dair iki ayrı kapsamlı rapor yayınladık.

Bu raporumuzda da Suriye’deki mevcut ortama doğrudan askeri unsurlarıyla dahil olan aktörlerin Suriye’deki insani duruma etkilerini inceledik. Zira, savaşa çeşitli silahlı gruplara lojistik destek sağlayarak etki eden birçok ülke olsa da İran, Rusya ve ABD öncülüğündeki Ulusları Koalisyon’un savaşa doğrudan askeri olarak müdahil olmaları dolayısıyla ve Suriye’de etki gücü en yüksek olan aktörler olarak ayrıca incelenmeleri gerekiyor.

Araştırmalarımız neticesinde mevcut durum hakkında ulaştığımız kanaatler şu şekilde özetlenebilir;

İran yönetimi Suriye’de Esed rejiminin sivil halka yönelik zalimane politikalarına doğrudan ve dolaylı olarak askeri ve siyasi katkı sağlamaktadır. Hem bizzat kendi silah güçlerinden subaylar hem de sevk ve idare ettiği yabancı milis güçleri Suriye’de 5 yıldır işlenen insanlık suçlarının büyük bir ortağı durumundadır. Devrim Muhafızları’na bağlı subaylar bir taraftan doğrudan İran koordinasyonunda ve desteğinde hareket ettiği tespit edilen farklı büyüklüklerdeki 14 ayrı milis gücünü sevk ve idare etmekte bir taraftan da Esed rejiminin genelkurmayında büyük rol oynamaktadır.

Rusya, Esed rejimi ve Esed rejimiyle hareket eden milis güçleriyle ortak olarak gerçekleştirdiği operasyonlarda 2000’e yakın Suriyeli sivili katletmiş binlercesini yaralamış ve sakat bırakmıştır. Sağlık birimleri, pazar yerleri ve fırın gibi temel sivil yaşam alanlarını misket bombası gibi kitle imha silahlarıyla kasıtlı olarak hedef almaktadır. Rusya’nın bombardımanları sonucu yaşandığı tespit edilen yoğun göç hareketleri Rusya’nın izlediği zalimane siyasetin bir diğer göstergesidir.

ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon ise IŞİD’i hedeflediğini iddia ettiği operasyonlarda sayıları 600’ü aşan birçok Suriyeli sivili katletmiş yüzlercesini de yaralamış ve sakat bırakmıştır. Bu operasyonların bazılarının hedeflerin sivil unsurlar olduğu bilinerek yapıldığı yönünde güçlü bulgular bulunmaktadır.

Bu raporda ifade edilen ve boyutu rapor sınırlarını aşan ancak canlı yayınlanan bir savaşta hemen herkesçe algılanabilecek tespitlerin ışığında MAZLUMDER olarak Türkiye kamuoyuna ve uluslararası camiaya şunları ifade ediyoruz:

  • Özellikle Hastane,okul, cami, fırın, pazaryeri vb. binaların hedef olmasını engelleyecek tedbirler alınmalıdır
  • Sivil alanlara yapılan saldırılar uluslararası kuruluşlar tarafından ciddiyetle araştırılmalı ve ağır yaptırımlar gündeme alınmalıdır
  • Savaş suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suçlarla ilgili tatmin edici adil mekanizmalar kurularak bu suçların hesabı sorulmalıdır
  • İlaç,gıda ve diğer temel ihtiyaçların kesintisiz sağlanması için uluslararası mekanizmalar etkin biçimde devreye sokulmalı,insani yardım birimleri uluslararası güvence altına alınmalıdır
  • Irak işgaliyle bölgenin bir kriz ve savaş alanına dönmesine neden olan başta Amerika ve Fransa olmak üzere Uluslararası Koalisyon, yaptığı her müdahalenin daha büyük krizlere yol açtığı gerçeğinden hareketle bu sürdürülemez siyasete son vermelidir
  • İran, vatandaşlarını ve ülkesine sığınan mültecileri mobilize etmek için yoğun olarak kullandığı mezhep odaklı hamaset diline son vermeli, gerek profesyonel askeri unsurlarıyla gerekse ülkesindeki mülteciler arasından devşirdiği milislerle Suriye’ye müdahale etmekten vaz geçmelidir
  • Rusya Esed rejimini ayakta tutmak ve siyasi çıkarlarına ulaşmak uğruna doğrudan sivil halkı hedef alan vahşi savaş politikasına son vermelidir.
  • Sivil Kanaat Önderleri ve Sivil Örgütler, dış aktörlerin ulusal çıkar çatışmalarının altında ezilen Suriye halkının yanında, kirli savaşın karşısında etkin bir mücadele vermelidir
  • Politik nesneler olarak değil hürmete layık insanlar olarak Mültecilerin gerek su ve kara yollarında gerekse sığındıkları ülkelerde karşılaştıkları sorunlar acil ve öncelikli gündem olarak ele alınmalı, mülteciler ihtiyaç duydukları insan onuruna yakışır bir hukuki ve fiili statüye kavuşturulmalıdır
  • Mültecilere dönük sınır kapatma uygulamasına son verilmeli, Akdeniz’i mülteci mezarlığına çeviren sağlıksız göçün engellenmesinin tek yolunun bu serbest geçiş imkânı olduğu gözden kaçırılmamalı, başlamasına mani olunamayan savaşın yükü bütün bir insanlık tarafından paylaşılmalıdır
  • Savaşın şiddet ve etkisini orantısız şekilde büyüten silah ve mühimmatın kullanılmasına son verilmesi ve iç göçle yoğunlaşan sivil yerleşim bölgelerine dönük hava saldırılarının sona ermesi için gerekli anlaşma mekanizmaları ve uluslararası mekanizmalar devreye sokulmalıdır

 

MAZLUMDER İstanbul Şubesi

Rapora PDF formatında ulaşmak için tıklayınız

 

 

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt Dışı RaporlarTarih 2016-05-21
Şube ve Temsilcilerimiz
istanbul
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk. No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (212) 526 2440 | Faks: +90 (212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4632320