SAMSUN ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ’NDE YAŞANAN BAŞÖRTÜSÜ PROBLEMİNE İLİŞKİNGÖZLEM RAPORU
 
SAMSUN ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ
İLAHİYAT FAKÜLTESİ’NDE
YAŞANAN BAŞÖRTÜSÜ PROBLEMİNE İLİŞKİN
GÖZLEM RAPORU
1.BÖLÜM
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÖZLEM SONUÇLARI
2.BÖLÜM
ÜNİVERSİTELER AÇISINDAN HUKUKİ DURUM VE DEĞERLENDİRME
HAZIRLAYAN
AV.AYDIN DURMUŞ
Mazlumder İstanbul Şubesi
Hukuki Yardım Merkezi Başkanı
GÖZLEM HEYETİ
AV.AYDIN DURMUŞ
AV.ARİFE GÖKKAYA
AV.ABDULHALİM YILMAZ
ZAFER DİNÇ
GİRİŞ
Üniversitelerde yaşanmakta olan başörtüsü sorunu boyut değiştirerek bütün yoğunluğu ile devam ediyor. Bu güne kadar Türkiye’deki bütün üniversitelerde uygulanmakta olan başörtüsü yasağı artık ilahiyat fakültelerini de kapsar hale geldi. Bu konu ile ilgili olarak derneğimize başvuruda bulunan Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri, okullarında yaşanan bu sorunla ilgili olarak derneğimizden yardım talep etmişlerdir.
Derneğimize yapılan başvurular neticesinde oluşturulan gözlem heyeti tarafından yerinde tespitlerde bulunmak ve öğrencilerin mağduriyetlerinin boyutları hakkında kamuoyuna gerekli bilgileri vermek için ilgili üniversiteye gidilmiştir. Bu üniversitede görüşmüş olduğumuz öğrenci ve yöneticilerden edindiğimiz bilgiler çerçevesinde bu rapor düzenlenmiştir.
1.BÖLÜM
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÖZLEM SONUÇLARI
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okumakta olan bayan öğrenciler derneğimize başvurarak, okullarında başörtülü olarak derslere devam etmelerinin okul yönetimi tarafından yasaklanmış olduğunu, derslere başörtülü olarak girmeleri durumunda isim ve okul numaralarının alındığını ve bu durumlarında ısrar etmeleri halinde okul yönetimi tarafından haklarında Yüksek Öğretim Disiplin Yönetmeliğinin 10/B maddesinin uygulanacağının kendilerine söylenmiş olduğunu ve bunun da okullarından atılmaları anlamına geleceğini belirtilmişler ve derneğimizden yardım talep etmişlerdir.
Bu başvurular derneğimiz tarafından dikkate alınmış ve bir gözlem heyeti tertip edilerek Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesine gidilmiştir. 02.11.2000 tarihinde Samsun’a giden heyetimiz ilk olarak okul önünde beklemekte olan öğrenciler ile görüşmüş olup öğrencilerden alınan bilgilere göre;
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrencilerin okul binasına başörtülü olarak girmelerinin okul yönetimi tarafından yasaklanmış olduğu ve derse giren başörtülü öğrencilerin tutanak imzalatılarak derse girdiğini ve bu tutanağın tutulmasından sonra açılacak soruşturma ile başlarını örtmeye devam eden öğrencilerin okuldan atılacağı söylenilmesi üzerine tüm öğrencilerin bu durumu protesto ettiklerini bu nedenle derslere girmedikleri, erkek öğrencilerin de kız arkadaşlarına yapılan bu haksızlığın giderilmesi için destek oldukları tesbiti yapılmıştır.
Bu Fakültede öğrencilerin %30 devamsızlık hakları bulunduğu ve okullarının açılmasından bu yana okul yönetimi tarafından uygulanmakta olan bu yasak nedeniyle derslere girmedikleri ve hemen hemen bütün öğrencilerin devamsızlık sebebiyle sınıfta kalmak durumunda oldukları tesbit edilmiştir.
Öğrenciler okulun toplam öğrenci mevcudunun 950 olduğunun ve bunun 350 kadarının bayan olduğunu belirterek okulun açıldığı ilk günden başlamak üzere bu güne kadar fakültenin tüm öğrencilerinin birlikte hareket ettiğini, şu ana kadar da birlikte hareket ederek derslere girmediklerini, bu yasak kalkıncaya kadarda birlikte hareket etmeyi düşündüklerini söylediler.
Fakülte öğrencileri özellikle ilahiyat fakültesinde başörtüsü yasağının uygulanmasının saçma olduğunu; bir yandan ilahiyat eğitimi gördüklerini diğer yandan öğrendiklerine aykırı uygulamalara gidildiğini ve ilahiyat fakültesindeki başörtüsü yasağının makul bir gerekçesi olmadığını belirttiler.
Bunun üzerine öğrencilerin de dahil olduğu bir heyet ile okul yönetimi ile görüşme talebinde bulunulmuş olup okul yöneticileri ile görüşmek üzere okula girdiğimizde beraberimizde gelen başörtülü öğrenciler ancak imza karşılığı okul binasına girebileceklerini söylemeleri üzerine iki öğrenci matbu tutanağı imzalayarak okul binasına girebilmişlerdir. Okul binasında bulunan Dekan Yardımcısı ile yapılan görüşmede kendisi bu konuda açıklama yapmaya yetkili olmadığını belirterek gözlem heyetimizin aynı zamanda üniversite rektör yardımcısı olan fakülte dekanı Prof.Dr. Salih Dindar ile görüşmesi gerektiğini belirtmesi üzerine dekan ile görüşmek üzere rektörlüğe geçilmiştir.
Fakülte Dekanı burada Mazlumder heyeti ile ayrı öğrenciler ile ayrı görüşeceğini bildirerek görüşme talebimizi kabul etmiştir. Yapılan görüşmede fakülte dekanı tarafından uygulama doğrulanmış ve bunun YÖK tarafından verilmiş olan talimat neticesinde uygulandığı bildirilmiştir. Bunun üzerine gözlem heyeti olarak bizim özellikle ilahiyat fakültesinde böyle bir yasağın olmasının saçma ve anlaşılmaz olduğunu böyle bir yasağın Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hakların ihlali anlamını taşıdığını belirttik.Başörtüsünün inanç ve ifade özgürlüğünün bir parçası olduğunu, bu hakkın engellenmesinin hiçbir demokratik ülkede kabul edilemeyeceğinin altını çizdik. Buna rağmen gözlem heyeti olarak bizim en çok ilgimizi çeken durum ilahiyat profesörü olan fakülte dekanının okullarında yaşanmakta olan bu sorunu irticai bir faaliyet olarak görmesi ve öğrencilerini de bu irticai faaliyete katılan ve arkalarında karanlık güçlerin bulunduğu bir kitle olarak nitelendirmesi olmuştur. Mazlumder heyeti olarak bizlerin “o zaman bu öğrencilerin arkasına siz geçin ve onlara destek olun” dememiz üzerine bizimle yaptığı görüşmeyi bitirdiğini ve konuşacak bir şey olmadığını belirterek görüşmemizi sonuçlandırmıştır.
Mazlumder gözlem heyetinden sonra öğrenci temsilcileri ile görüşen fakülte dekanı öğrenci heyetinin belirtmiş olduğuna göre aynı şeyleri onlara biraz azarlayıcı bir üslupla söylemekten başka bir şey yapmamıştır.
Bunun üzerine tekrar okul önüne gelinerek orada bulanan öğrencilere fakülte dekanı ile yapmış olduğumuz görüşme ile ilgili bilgi verilmiş, hukuki süreçte neler yapılabileceği ve yasal haklarının neler olduğu anlatılmış, öncelikle devamsızlık yüzünden bir hak kaybına uğramamaları için okula gelmiş olmalarına rağmen içeriye alınmadıklarına dair tutanak tutmaları,kendilerini okula almayan idareciler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulanabilecekleri ve diğer yasal hakları kendilerine izah edilmiştir. Bu sırada okul önünde bulunan yerel ve ulusal basının konu ile ilgili soruları cevaplanmış ve gözlem heyetimiz görevini tamamlayarak okuldan ayrılmıştır.
2.BÖLÜM
ÜNİVERSİTELER AÇISINDAN HUKUKİ DURUM VE DEĞERLENDİRME
1-1982 Anayasası
42. Madde 1.fıkra "Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz."
42. Madde 2.fıkra "Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tesbit edilir ve düzenlenir."
42. Madde 8.fıkra "Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez."
2- 2547 sayılı Yükseköğretim yasası
Ek Madde 17 - (Ek: 25/10/l990 - 3670/12 md.)
“Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında
kılık ve kıyafet serbesttir.”
3-Uluslararası Sözleşmeler
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1 Protokol
Madde 2: "Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana babanın bu eğitimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir."
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
Madde 26- 1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.
2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
Birleşmiş Milletler Ekonomik , Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme
Madde 13- 1 "Bu sözleşmeye taraf devletler, herkese eğitim hakkı tanır. Sözleşmeci Devletler, eğitimin insan kişiliğinin ve onurunun tam olarak gelişmesine ve insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmesine yönelik olarak verilmesi konusunda birleşirler. Devletler ayrıca herkesin özgürlükçü topluma etkili bir biçimde katılmasını sağlayacak, bütün uluslar ile bütün ırksal, etnik ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu geliştirecek ve Birleşmiş Milletler'in barışın korunması için yaptığı faaliyetlerini ilerletecek bir eğitim verilmesi konusunda anlaşırlar."
Madde 13-2 "Bu sözleşmeye taraf devletler, eğitim hakkının tam olarak gerçekleşmesini sağlamak amacıyla, şu yükümlülükleri yerine getirir: b) Teknik ve mesleki eğitim de dahil ikinci eğitimin farklı türleri, ve özellikle başlangıçta verilecek ücretsiz geliştirme eğitimi gibi her türlü uygun vasıtalarla, kural olarak herkesin girmesine ve yararlanmasına açık duruma getirilir."
DEĞERLENDİRME
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının hiç bir maddesinde, Yükseköğretim kanunu, Yüksek öğretim kurumları disiplin yönetmeliğinde kılık kıyafetle ilgili herhangi bir sınırlama mevcut değildir. Kılık kıyafete ilişkin tek hüküm 2547 sayılı YÖK kanununun Ek 17. maddesindeki hükümdür ki bu hükümde “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.” denmektedir. Bu hükümde açık bir serbestiyet getirmektedir. Buna rağmen yorum yoluyla yasak getirilmeye çalışılmasının hukuki ve ahlaki açıdan hiçbir anlam ve geçerliliği olamaz.
Modern dünyada ve hukuk devletine sahip olan bütün ülkelerde kanunen yasaklanmayan her şey serbesttir. Yani asıl olan serbestliktir.
2-İlgili okul idaresi ve YÖK, öğrencileri, Yükseköğretim Kurumları Disiplin Yönetmeliğinin 10/b maddesine dayanarak okuldan atmakla tehdit etmektedirler. Bu madde hükmünün kılık kıyafet veya başörtüsü ile alakası bulunmamaktadır. ilgili madde de ”Yükseköğretim kurumlarının ideolojik ve siyasi amaçlarla huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak veya boykot, işgal, engelleme, personelin işini yavaşlatma gidi eylemlere katılmak, bu amaçlara yönelik eylemleri tahrik etmek” hükmü yer almaktadır.
Kanun koyucunun serbest olduğunu açıkça ifade ettiği bir durumu, disiplin yönetmeliğinde başka konularla ilgili düzenlemelere dayanarak cezalandırmaya kalkmak bir yönden "yetki gasbı" diğer yönden ise "kanuna karşı hile"dir. Çünkü kanunen gerçekleşmesi istenilmeyen bir sonuca alakasız yoldan, hile ile ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu ise suçtur.
3- Anayasa , yasa ile genelge ve yönetmelik gibi diğer düzenlemeler arasında ve yoğun olarak ta yasal mevzuat ile sürekli uygulamalar arasında çelişkiler mevcuttur. Bu çelişkilerin bir an önce ortadan kaldırılması gerekir.
SONUÇ VE KANAAT
1- Türkiye’de yaşayan bütün insanların hiçbir ayrıma tabi tutulmadan çağdaş hukuk devletlerinde olduğu gibi temel hak ve özgürlüklere sahip olmalarının sağlanması gerekmektedir. Düşünce, inanç ve ifade özgürlükleri bu hak ve özgürlüklerin en başta gelenleridir. Çağdaş hukuk devletlerinin en temel görevinin de vatandaşlarının bu hak ve özgürlüklerini en rahat şekilde kullanmaları için her türlü yasal düzenlemeleri yapmak olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçekliktir.
2-Bilim ve araştırma merkezleri olması gereken üniversitelerde böyle çağdışı bir sorun yaşanması özellikle kuruluş amacı ve ders müfredatı göz önüne alındığında ilahiyat fakültelerinde dahi bu yasağın uygulanmaya konulmasının tarihe ve Türkiye’ye düşmüş olduğu not unutulmamalıdır.
3- Avrupa Topluluğuna girme sürecinde yaşanmakta olan bu hak ihlallerinin son bulması ve Türkiye’nin çağdaş hukuk devleti olarak vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini yaşamakta karşılaştıkları bütün sorunların gidermesi ve bunu için tüm yasal düzenlemeleri yaparak insan hakları açısından örnek ülke olması amacımız ve arzumuzdur.
YAYIN BİLGİLERİKategori Adı
Yurt İçi RaporlarTarih
2000-01-01